260 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi taklık, taraflar arasında akdedilen bir sözleşmeye dayanır. Geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir, sözlü olarak kurulabilir, hatta iradeyi ortaya koyan davranışlarla zımnen dahi kurulabilecektir. Bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde aktif ortağın üstlendiği temel edim işletmeyi kendi adına fakat iç ilişkide kendi, hem de gizli ortak adına işletmek olacaktır. Gizli ortağın üstlendiği temel edim yükümü ortaklığın amacının gerçekleşmesine uygun olan ve ekonomik değer taşıyan herhangi bir edimi katılma payı olarak getirmek ve bunu aktif ortağın malvarlığına geçecek şekilde ifa etmektir. Burada önemli olan husus, gizli ortağın bir katılma payı taahhüdünde bulunmasıdır, yoksa aktif ortağın malvarlığında artışa yol açacak bir sermaye olarak somut-nesnel bir ekonomik değer getirmiş olması şart değildir. Gizli ortağın katılma payının mutlaka rakamsal bir biçimde saptanmış olması da şart değildir; dışa karşı sadece aktif ortağın borcu söz konusudur. Kural olarak gizli ortaklık için gerçekleştirilmiş olmasına rağmen ortağın işlem ve eylemlerinden gizli ortak sorumlu tutulamayacaktır. Alacaklı üçüncü şahıs gizli ortaklığın varlığını ispatlasa bile dahi durum değişmeyecektir. Önemle belirtmek belirtelim ki; alacaklı üçüncü kişiler gizli ortağın malvarlığına başvuramayacaklardır.95Bir adî ortaklığın üçüncü ortağı ile arasında bir iç ortaklığa dayanan gizli ortaklık ilişkisi bulunduğu yönündeki iddia kim tarafından ileri sürülürse (ister gizli ortak, isterse üçüncü kişiler) bunu ispatla yükümlü olacaktır. Aynı zamanda gizli ortak olduğunu iddia eden bu konuda bir tespit davası açabilecektir.96Sonuç itibarıyla; gizli ortaklıkların atipik bir adî ortaklık türü olduğunu ve kural olarak adî ortaklıkla ilgili hükümlere tâbi olduğunu belirtebiliriz.97 Yargıtay kararlarını incelediğimizde adî ortaklıkta iç ilişkiler bakımından her ne kadar “gizli ortaklık” kavramının Türk hukukunda pozitif bir düzenlemesi bulunmasa da açıkça bu kavramın kabul edilkatılım ortaklığı ilişkisi olup bu tür bir alt katılımın gizli ortaklık olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği tartışmalıdır. Bkz. Bilgili, s. 96 vd. 95 Şener, s. 147; Barlas, s. 214. 96 Poroy/Tekinalp (Çamoğlu), s. 50. 97 Bilgili, s. 99. Ekleyelim ki; doktrinde çeşitli açılardan gizli ortağa ortaklık perdesinin kaldırılarak ortaklık borçlarından dolayı müracaat imkânının bulunup bulunmadığı tartışılmaktadır. Bu konudaki tartışmalar bkz. Bilgili, s. 176 vd.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1