262 Adî Ortaklık Sözleşmesinin İspatı Meselesi kendi adına ve hesabına değil aynı zamanda davacı gizli ortağın adına ve hesabına hareket etmeye başladığının anlaşıldığı belirtilmektedir. Anılan kararda davalının savcılıkta verdiği ifadeye dayanılmış, mahkeme dışı ikrar niteliğinde değerlendirilmiş ve ayrıca tanık beyanları ile bu ikrarı doğrulandığı vurgulanmıştır. O halde Yargıtay bu kararında, temelde mahkeme dışı ikrara100 dayanarak gizli ortaklık ilişkisini kabul etmiştir. Bu tür ikrar yazılı bir biçimde ortaya çıkabileceği gibi, sözlü biçimde de ortaya çıkabilecektir. Tarafların özel mektuplarında veya idari makamlara vermiş oldukları dilekçelerde yer aşan ikrarlar mahkeme dışı ikrarın yazılı olarak gerçekleştirilmiş şekline, buna karşılık taraflardan birisinin başkaları önünde yazılı bir belge kullanmaksızın gerçekleştirmiş olduğu ikrarlar bu ikrarın sözlü şekline örnektir.101 Mahkeme dışı ikrara göre hâkimin hüküm verebilmesi için mahkeme dışında yapılan ikrarı teyit edecek delil ve emarelerin102 bulunması gerekir. Mahkeme dışı ikrar takdiri bir delil olarak kabul edilecektir.103Mahkeme dışı ikrarın ispat değeri hâkimin takdirine bağlı olacaktır. Mahkeme dışı ikrarın ispat değerini hâkim serbestçe 100 Mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen “mahkeme dışı ikrar” Hukuk Muhakemeleri Kanunu düzenlemesinde yer almamaktadır. Zira söz konusu düzenleme, “mahkeme haricindeki ikrarı teyit edecek delil ve emare mevcut ise hâkim buna binaen hüküm verebilir” (HUMK m.236/IV) şeklinde idi. Mahkeme dışında gerçekleşen ikrara ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda hüküm yer almaması, mahkeme dışı ikrarın tek başına sadece takdiri delillerle ispatın mümkün olduğu hallerde delil olarak mahkemeye sunulabilen bir iddia olmasından kaynaklı olduğu ve bu ikrarın da delillerle ispatının gerektiği belirtilmektedir. Atalay, Pekcanıtez Usul, s.1635. Yine doktrinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun mahkeme dışı ikrar konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda benimsenen çözümü değiştirdiğine ilişkin bir açıklama olmadığı gibi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki hükmün içeriğini değiştirmediği ve sadece dilini sadeleştirildiği belirtildiğinden, Kanun’da mahkeme dışı ikrarın ispat hukuku bakımından rolünün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.236 ‘da olduğu gibi anlaşılması gerektiği, buna göre mahkeme dışı ikrarın tek başına delil teşkil etmez ise de içeriğinin içerisinde yer aldığı belge veya tanık beyanı kapsamında dikkate alınacağı görüşü ifade edilmiştir (Budak/Karaaslan s. 236). Ayrıca bkz. Bilge Umar, “Muhtevası ve Hukuki Mahiyeti Bakımından İkrar Kavramı”, İÜHFM, 1964/1-2, s. 244 vd.; Süha Tanrıver, “Türk Medeni Yargılama Hukukunda İkrarın Bölünüp Bölünemeyeceği Sorunu”, TBBD, 1993/2, s. 213 vd.; Adnan Deynekli, “İkrarda Manevi Unsur”, TBBD, S.64, 2006, s. 321 vd.; Taylan Özgür Kiraz, Medenî Yargılama Hukukunda İkrar, 2. Baskı, Bilge Yayınevi, Ankara 2013 101 Bilge/Önen, s. 513; Tanrıver, s. 832. 102 “Harici ikrar, taalluk ettiği vakıanın doğruluğu hakkında ancak bir emare teşkil eder; bu emarenin hâkim tarafından nazara alınabilmesi ancak usulü dairesinde arz ve ispat edilmesine bağlıdır” (Umar, s. 251). 103 Bilge/Önen, s. 513
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1