263 TBB Dergisi 2023 (168) Melis TAŞPOLAT TUĞSAVUL takdir eder, inkârı durumunda bunun varlığını ispat ile delil ikame etmek gerekecektir. Bu durum mahkeme dışı ikrarın tek başına bir delil ve hatta takdiri delil olarak bile nitelendirilemeyeceğini göstermektedir. Nitekim mahkeme dışı ikrar bir delil olsa idi, ayrıca kendisinin ispatının aranmayacağı başka bir delil ile ispat edilmeden doğrudan bir ispat aracı olarak hükme esas alınabileceği belirtilmiştir104.Bu bakımdan kesin delille ispatı gereken bir hukukî işlemin varlığı mahkeme dışı ikrarla ispat edilemez. Yargıtay kararlarına göre, savcılıkta, haciz sırasında veya polis önünde yapılan ikrar, mahkeme dışı ikrardır, o nedenle buradaki ikrar ancak takdiri delil olarak kabul edilir.105Bununla birlikte mahkeme dışında yapılan ikrar bir belge veya senede bağlanmışsa, örneğin bir kimse borçlu olduğunu yazılı olarak ikrar edip, altını imzalamışsa artık burada mahkeme dışı ikrar değil, bir senedin söz konusu olacağının altı çizilmelidir.106 Zira mahkeme dışı ikrar ancak bu durumda kesin delil niteliğini kazanacaktır. Söz konusu Yargıtay kararında gizli ortaklık ilişkisinin kesin delillerle ispat edilmesi gerektiğine ilişkin bir kuralın belirtilmediği görülmektedir. Karardan anlaşıldığı kadarıyla dosya kapsamında savcılıkta yapılan bir ikrar 104 Üstündağ, s. 635; Kiraz, s.652. 105 Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz/Hanaağası, s.403. “Yargılama usulü bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir (YHGK 09.11.1955 gün E:4-79 K:78; YHGK 25.06.1975 gün E:4/681 K:879). İkrarın ispat kuvveti, yapıldığı yere göre belirlenir. Buna göre; ikrarın mahkeme içinde veya mahkeme dışında yapılmasına farklı hüküm ve sonuçlar bağlanmıştır. Kural olarak mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil olmayıp, takdiri delildir. Bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilebilir. Bu bakımdan kesin delille ispatı gereken bir hukuki işlemin varlığı mahkeme dışı ikrar ile ispat edilemez. Ne var ki mahkeme dışı ikrar bir belge ile ispat edilebilirse kesin delil hükmünde olur. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, savcılıkta, haciz sırasında ya da polis önünde yapılan ikrar, mahkeme dışı ikrar olup; bir belge ile ispat edilebilirse, kesin delil hükmünde olacağı ve ikrarda bulunanı bağlayacağı açıktır.” (Yargıtay 3.HD., T.25.01.2021, E. 2020/11610; K.2021/406) 106 Atalay, Pekcanıtez Usul, s. 1636; Kiraz, s. 4; s. 257. Buna karşılık Yargıtay 6. HD. 05.03.2008 tarihli kararında, davalı vekili tarafından davacıya gönderilen 26.09.2007 tarihli ihtarnamede kira sözleşmesinin imzalanması sırasında davacı tarafından uygulanmayacağı tehdidiyle boş kağıda tahliye taahhüdü imzalatıldığı belirtilmiş ise de bunun mahkeme dışı ikrar niteliğinde olduğu ve kesin delil oluşturmayacağı, başka delillerle doğrulanmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur Söz konusu kararın eleştirisi için bkz. Ercan, İbrahim, “Bir Mahkeme Kararı Işığında Mahkeme Dışı İkrarın Nitelendirilmesi”, Prof. Dr. Fırat Öztan’a Armağan, C.1, Ankara 2010, s, 835-836.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1