20 Evlendikten Sonra Kadınların Münhasıran Kendi Soyadlarını Kullanması Oy çokluğu ile alınan karara ilişkin karşı oy gerekçesinde ise, itiraza konu hüküm doğrultusunda evlendikten sonra kadının kocasının soyadını almasına rağmen, kocanın soyadında bir değişiklik olmamasının Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan ve kadın-erkek eşitliğini de içinde barındıran eşitlik ilkesine aykırı olduğu, cinsiyeti ne olursa olsun kişilerin aynı hukuksal statüye bağlı tutulmasını gerektiği belirtilmiştir, Ayrıca Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne değinilerek Sözleşme gereği kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olmasının yasal düzenlemelere yansıtılması gerektiği ifade edilmiştir. Karşıoy gerekçesinde “Anayasa’nın Başlangıcı ile 174. maddesinde dile getirilen çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma amacı bu uygarlığın hukuk alanına yansıması olan hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası belgelerin, Anayasa kurallarıyla birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu anlayış içinde bakıldığında, yalnız kadın yönünden zorlama getirdiği anlaşılan ‘Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır.’ biçimindeki itiraz konusu kural, evlilik birliği içinde hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda bulunan taraflardan kocayı kadın karşısında üstün duruma getirmektedir. Bu eşitsizliği kamu düzeni kamu yararı gibi soyut kavramlarla açıklamak da olanaklı değildir. Çünkü bu tür gerekçelerin, ancak kamu düzenini bozan ya da kamusal yararı zedeleyen somut olayların varlığı halinde geçerli olabileceği açıktır. Evlenen kadının soyadı üzerindeki kişilik hakkının kimi olasılıklara veya varsayımlara dayanılarak sınırlandırılmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştığı ileri sürülemez. Bu nedenle itiraz konusu kural Anayasa’nın 13. maddesi ile de uyum içinde değildir”.60 şeklinde belirtilmiş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda vermiş olduğu 22 Şubat 1994 tarihli Burghatz/İsviçre kararına atıf yapılarak itiraza konu düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu ifade edilmiştir. Karşıoya göre, eşlere soyadı seçiminde özgürlük tanınmaması “kadının soyadı üzerindeki kişilik haklarını sınırlaması, bu yolla onun maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına bir müdahale niteliği taşıması nedeniyle” Anayasa’nın 17. maddesine de aykırılık teşkil etmektedir. Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi kararının dayandığı gerekçe yetersiz ve soyut kalmakta, karşı oy gerekçesi ise konuya ilişkin tüm noktaları ele alarak somut ve güncel değerlendirmeler içermek60 Anayasa Mahkemesi, 1997/61 E. ve 1998/59 K. sayılı, 29.09.1998 tarihli Kararına ilişkin Mustafa Bumin, Yalçın Acargün, Fulya Kantarcıoğlu’nun karşı oy gerekçesi.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1