Türkiye Barolar Birliği Dergisi 168.Sayı

355 TBB Dergisi 2023 (168) Mert NAMLI D-) Rızaen Satışın Sonuçları İcra mahkemesi, kanunda düzenlenen şartların mevcut olması durumunda satışın onaylanmasına kesin olarak karar verecektir. Bu noktada akla gelecek ilk soru, mülkiyetin hangi anda alıcıya geçeceğidir. Bu soruya İİK m. 111/A-3 açıkça cevap vermektedir. Buna göre icra mahkemesinin kabul kararı ile malın mülkiyeti alıcıya geçecektir. Fransız Hukuku’nda anlaşmalı satış suretiyle satılan taşınırın mülkiyeti, bedelin ödenmesiyle alıcıya geçer ve icra memuru haczi kaldırarak taşınırı alıcıya teslim eder (CPCE L. 221-3/5; CPCE R 221-32/2 ve 3). Rızaen satışın sonuçları bakımından ikinci olarak, hasar ve yararın geçtiği zamanın belirlenmesi gerekecektir. Hasar ve yararın geçmesi, genel olarak, sözleşmenin kurulması ile ifa arasındaki zaman kesitinde sözleşme konusunda meydana gelen değer artış ve azalmasının hangi tarafın risk alanına dâhil olacağının belirlenmesidir.151 TBK m. 208/1’e göre, kanundan, durumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel koşullardan doğan ayrık hâller dışında, satılanın yarar ve hasarı; taşınır satışlarında zilyetliğin devri, taşınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya ait olacaktır. Bu düzenleme, mülga 818 Sayılı BK m. 183/1’den farklılık arz etmektedir. Gerçekten de 818 Sayılı BK m. 183/1’de “Halin icabından veya hususi şartlardan mütevellit istisnaların maadasında, satılan şeyin nefi ve hasarı akdin in’ikadı anından itibaren müşteriye intikal eder.” şeklindeki düzenleme ile hasar ve yararın, kural olarak “sözleşmenin kurulduğu an”da alıcıya geçeceği öngörülmüştü. Ancak kanun koyucu, “alıcının, henüz maliki bulunmadığı bir malın hasarına katlanmak durumunda bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı152” gerekçesiyle TBK m. 208/1’de hasar ve yararın geçiş 151 Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, c. I/1, Ankara 1988, s. 106 vd.; Turgut Akıntürk, Satım Akdinde Hasarın İntikali, Ankara 1966, s. 24-25. 152 Maddenin gerekçesi aynen şu şekildedir: “(…) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 183’üncü maddesinin birinci fıkrasında, parça borçlarında yarar ve hasarın, kural olarak sözleşmenin kurulduğu anda alıcıya geçtiği kabul edilmektedir. Türkİsviçre Borçlar Kanunu’nda, satılanın mülkiyetinin, borçlandırıcı işlem niteliğindeki satış sözleşmesinin kurulduğu anda değil, tasarruf işlemi niteliğindeki zilyetliğin devri veya tescil işleminin gerçekleştiği anda alıcıya geçtiği hâlde, onun, henüz malik olmadığı bir malın hasarına katlanmak ve bedeli ödemek zorunda bırakılması, hakkaniyete aykırı görülerek, öğretide haklı olarak eleştirilmektedir. Uluslararası taşınır malların satışına ilişkin sözleşmelere uygulanacak kurallarda da hasarın teslim anında alıcıya geçmesi kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, Tasarıda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemeden farklı olarak, satış sözleşmesinde hasarın, taşınırlarda zilyetliğin devri, taşınmazlarda ise tescil anına kadar satıcıya ait olduğu, istisnasız bir kural hâline getirilmiştir.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1