26 Evlendikten Sonra Kadınların Münhasıran Kendi Soyadlarını Kullanması etmektedir. Sonuç olarak gerekçede, “Zorunlu soyadı kullanımı kadının kişiliğinin zedelenmesi ve evlilik bağı içinde devlet zoruyla tabi konumda tutulması anlamına gelmektedir. Kadınların toplumsal yaşamda tanındığı soyadını kullanmaya devam etmesi en doğal hakkıdır. Evli kadının evlenmeden önceki soyadını kullanması kadının kimlik ve kişiliğinin gelişmesine yol açarak, aile kurumunun eşitlikçi bir yapıya sahip olmasına katkı yapacaktır. Kadının evlilik öncesi sahip olduğu soyadının kullanılmasına izin verilmesiyle evlilikte taraflar arasında eşitliği sağlamada küçük ama önemli bir adım atılmış olacaktır. Yeryüzünde var olan toplumların neredeyse tamamında erkeğin kadına üstünlüğü yerleşik bir değer yargısı olmuş ve bunun temelinde, kadının aciz, erkek tarafından korunmaya muhtaç bir varlık (inbeccillitas sexus) olduğu varsayımı yer almıştır. Aile kurumunun, toplumun kalbinde en küçük demokrasinin inşasına imkân verecek bir şekilde, cinsiyetler arası eşitliğe dayalı olarak yapılanabilmesi, toplumsal düzeyde demokrasinin ve demokratik değerlerin yerleşmesine imkân tanıyacaktır”76 ifadelerine yer verilmiş, “evli kadınların aile birliği adına kocalarının soyadını taşımak”77 ve kişilik hakkı olan soyadından vazgeçmek zorunda bırakılmalarının Anayasa’nın 10., 12., 17. ve 41. maddelerine aykırı olduğu belirtilmiştir. Karara ilişkin son karşı oy gerekçesi kadınlara ilişkin toplumsal bakış açısını ulusal ve uluslararası tutumları ele alarak ayrıntılı bir biçimde irdelemektedir. Soyadının kadınlara ait değişmez ve devredilemez bir kişilik hakkı olarak ele alınması gerektiğini ve aile birliğinin sağlanması amacıyla bu hakka müdahale edilmesinin insan haklarının ihlali anlamına geleceğini vurgulaması bakımından da önem taşımaktadır. Kadının evlendikten sonra kendi soyadını kullanabilmesi, bu yönde iradesini ortaya koyabilmesi kadının varlığının bir göstergesidir. Uluslararası düzeyde kabul gören eşitlik ilkesi, kadın-erkek eşitliğini ve dolayısıyla soyadının kullanılması bakımından da eşitliği içermektedir. Oysa 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’ndaki soyadına ilişkin yasal düzenleme ne eşitlik ilkesine, ne de kadının soyadı üzerindeki hakkının korunmasına hizmet etmemektedir. Bu husus karşı oy gerekçesinde açık bir şekilde ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar sonrasında, bazı ilk derece mahkemelerinin evlendikten sonra kadının önceki soyadını 76 Karşı oy gerekçesinde paragraf numarası yer almadığından belirtilememiştir. 77 Karşı oy gerekçesinde paragraf numarası yer almadığından belirtilememiştir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1