386 Angloamerikan ve Kıta Avrupası Hukuk Sistemlerinde Aşırı Yararlanma: Dürüstlük Kuralı Üzerinden Bir Bakış hükümüz kılınabilmesinin nedeninin zarar verenin, zarar görenle arasındaki bir ilişkiyi istismar etmesi faaliyetiyle adeta zarar görenin özgür iradesini ortadan kaldırması olduğunu belirtmiştir.94 Öyle ki kimi durumlarda aradaki bu bağın istismar edilmesi korkutma veya aldatma boyutuna varmaktadır, hatta her ne kadar bugün doktrinin haksız etkinin daha daraltıcı niteliklere sahip olduğunda uzlaşılması nedeniyle popülerliğini kaybetse de doktrinde bütün korkutma durumlarının haksız etki altında incelenmesi gerektiği ileri süren görüşler dahi bulunmaktadır.95 Sonuç olarak, haksız etki ve ölçüsüzlük – aşırı yararlanma arasındaki en önemli fark ölçüsüzlük ve aşırı yararlanmada, zarar gören için dezavantajlı durumun ortaya çıkmasının temel nedeni eğitimsizlik, zor durum, tecrübesizlik, okuma yazmanın zayıf olması gibi durumlarken; haksız etkide iradenin bozulmasına neden olan husus zarar görenle karşı taraf arasındaki özel bir itimat ilişkisi ve buna ek olarak ya karşı tarafın bunu kasıtlı ve hakkaniyete aykırı olarak kullanarak edimler arasında ciddi bir oransızlık ortaya çıkarmasıdır. Bu açıklamalar ışığında gözlemlenebilir ki, ölçüsüzlük – aşırı yararlanmada zarar gören kişiye sağlanan korumanın nedeni adeta kişinin kendisi için dezavantajlı olan sözleşme maddelerini anlamaktan aciz olmasıdır, haksız etkide ise kişi bunların anlamını kavrayabilse de aslında dış bir etki nedeniyle kabul etmekte, kendini kabul etmek zorunda hissetmekte, kabul etse de karşı tarafa güvendiği için zarar görmeyeceğine dair bir inanç beslemektedir. Bu açıklamalar ışığında gözlemlenebilir ki, ölçüsüzlükte, aynı Kıta Avrupası’ndaki aşırı yararlanmada olduğu gibi, zarar gören kişiye sağlanan korumanın nedeni adeta kişinin kendisi için dezavantajlı olan sözleşme maddelerini kavrayabilmekten aciz olmasıdır, haksız etkide ise kişi bunların anlamını kavrayabilse de aslında dış bir etki nedeniyle kabul etmekte, kendini kabul etmek zorunda hissetmekte, kabul etse de karşı tarafa güvendiği için zarar görmeyeceğine dair bir inanç beslemektedir ancak sonradan bu inancı boş çıkmaktadır. Bu açıdan haksız etkinin Kıta Avrupası’ndaki aşırı yararlanma yerine aldatmaya yakın görülmesi daha isabetli olacaktır. 94 Commercial Bank of Australia Ltd. v Amadio (1983) 151 CLR 447. 95 Malcolm Cope, Duress, Undue Influence and Unconscientious Bargains, Sydney, Law Book Co., 1985, paragraf 125.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1