Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

115 TBB Dergisi 2023 (169) Bedirhan ERDEM adlandırdığımız genel norm, halihazırda dışlayan olarak adlandırdığımız özel normun içerisinde gerçekleşmiş olur.67 Bununla birlikte Alman ve Türk ceza hukuku öğretisinde,68 tüketen-tüketilen norm ilişkisinin de dışlayıcı bir ilişki olduğu yönündeki görüş egemendir. Ancak 67 Bu çalışmada savunulan normların gerçekleştirilmelerinde zorunlu ya da gerekli bağlılık ölçütü yerine soyut olarak salt ögelerin tam örtüşmesi ve öge fazlalığı ölçütünü esas alan görüş, özel-genel normun saptanmasında egemen görüştür. Bkz. Alman hukuku: Lackner/Kühl/Heger-StGB, Vor § 52 Rn. 25; Rissing-van Saan, LK-StGB Vor § 52 Rn. 98; Sternberg-Lieben/Bosch, Sch/Sch-StGB Vor §52 Rn. 105. Tanım hakkındaki detaylı tartışma için bkz. El-Ghazi, Konkurrenz, s. 156 vd. Türk hukuku: Akbulut, s. 891; Çubukçu, Terazi HD 2019, s. 1184; Hakeri, s. 649; Koca/Üzülmez, s. 562; İçel, Görünüşte İçtima, s. 37, 40; Özgenç, s. 732-733; Öztürk/Erdem, § 6 kn. 702; Töngür/Çetintürk, s. 356; Demirbaş, s. 573. Dışlayıcılığın, özel-genel norm ilişkisinde saptanması için münhasıran kavramsal özdeşlik arayan “ögelerin tam örtüşmesi ve ek bir öge gerekliliği” görüşüne katılmak olanaklı değildir. Çünkü bu görüş mantıksal içlem-kaplam ilişkisini, sadece ama sadece kavramsal aynılık, daha doğru ifadesiyle semantik özdeşlik üzerine kurmaktadır. Semantik özdeşlik, ilk basamakta, bir kuralın uygulanmasını sağlayan koşul ögelerin (a1, b1, c1), diğer kuralın uygulanmasını sağlayan koşul ögelerle (a2, b2, c2) özdeş olmasını (a1=a2=A, b1=b2=B, c1=c2=C), tam olarak çakışmasını arar. Bu arayış, hukuk yöntembiliminde genel geçer ilke olan lex specialis derogat legi generaliyi, yalnızca ama yalnızca yasallık ilkesinin katı biçimde egemen olduğu ceza hukukunda bir anlam ifade etmesi sonucuna götürür. Böylesi bir arayış, daha doğrusu bu biçimsellik, hukukun diğer dallarında işlevsiz kalmaya mahkumdur. Çünkü hiçbir hukuk dalında, devletin yasama erkinin ceza hukukunda olduğu gibi somut yaşam olayına uygulanacak soyut kuralı her bir koşul ögesine kadar titizlikle tanımlama yükümlülüğü yoktur. Bir diğer yandan semantik özdeşlik arayışı, anlamsal olarak aynılığı tipikliğin unsurlarında özdeşlik üzerinden arayarak dilbilimsel olarak büyük bir yanılgıya düşmektedir. Bir koşul ögenin (a1) diğer koşul öge (a2) ile anlamlarının aynı olabilmesi için mutlaka aynı isimde (A) birleşmeleri (a1=a2=A) gerekmez. Hiç kuşkusuz uygun bir bağlam içerisinde farklı isimler aynı anlamda birleşebilir. “Konya” ile “Kırşehir” isim olarak farklıdır; ancak “İç Anadolu Bölgesi” bağlamında “o bölgenin ili” olmalarında aynılaşırlar. Bu gerekçelerle, mantıksal içlem-kaplam ilişkisini, biçimsel semantik özdeşliğe daraltarak özel-genel norm ilişkisini “dilin rastlantısallığı”na terk eden görüş benimsenemez. Aynı yönde detaylı eleştiri için bkz. El-Ghazi, Konkurrenz, s. 169 vd; Puppe, Idealkonkurrenz, s. 178 vd; Puppe, ZStW 132 (2020), s. 5 vd. Karş. Reinhold Zippelius, Juristische Methodenlehre, München 2021, C. H. Beck, s. 32. Türk ceza hukuku öğretisinde “zorunlu bağlılık” ölçütüne yaklaşan görüşler için bkz. Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 591-592; Toroslu/Toroslu, s. 92-93. 68 Alman hukuku: RGSt 59, 325; RGSt 60, 122; BGHSt 11, 15; BGHSt 28, 1; BGH JZ 1977, 23. Egemen görüş olduğu yönündeki saptamalar için bkz. El-Ghazi, Konkurrenz, 223; Eschelbach, SSW-StGB, § 52 Rn. 21; v. Heintschel-Heinegg, BeckOKStGB §52 Rn. 14; v. Heintschel-Heinegg, MüKo-StGB Vor §52 Rn. 31 vd.; Sternberg-Lieben/Bosch, Sch/Sch-StGB Vor §52 Rn. 104; Rissing-van Saan, LK-StGB Vor § 52 Rn. 92 vd; Lackner/Kühl/Heger-StGB, Vor § 52 Rn. 27. Türk hukuku: Akbulut, s. 893 vd; Çubukçu, Terazi HD 2019, s. 1186; Hakeri, s. 653 vd; Koca/ Üzülmez, s. 516; İçel, Görünüşte İçtima, s. 38, 43; Özgenç, s. 666; Öztürk/Erdem, § 6 kn. 672, 675; Töngür/Çetintürk, s. 336; Demirbaş, s. 572.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1