124 Ceza Hukukunda Yöntem Sorunu Olarak “Suçların İçtimaı” Teşebbüs Aşamasında Kalmış lex specialis ile Tamamlanmış lex generalisin Birleşmesi Üzerine Bir Değerlendirme ten-tüketilen norm ilişkisi” adlandırmasıyla yeni bir normların yarışması türü yaratmak, yasallık ilkesi ve kusur ilkesini çiğnemektir ve bu nedenle hukuka aykırıdır.103 Teşebbüs Normuyla Uygulanma Alanı Genişletilen Lex Specialisin Normların Yarışmasına Etkisi Ceza hukukunda normların yarışması dendiği zaman, çifte değerlendirme yasağıyla gerekçelendirilen ve mantıksal dışlama sonucuna götüren özel-genel norm ilişkisi anlaşılır ve dışlama ilişkisi, kusur ilkesine de uygun düşecek biçimde “zorunlu bağlılık” ölçütüyle saptanır. Bu bilgiler çerçevesinde aynı yaşam olayına kasten öldürme ve kasten yaralamaya ilişkin ceza normlarının uygulanabilirliği sorulduğunda, “sağlığı bozma” ögesi, ölüm ögesine zorunlu olarak bağlandığı için kasten öldürme suçunun gerçekleşmesinin, kasten yaralama suçunun gerçekleşmesini dışladığı kabul edilecektir. Zorunlu bağlılık saptaması sonucunda, (dışlayan) öldürme suçunu tanımlayan ceza normunun, özel; (dışlanan) yaralama suçunu tanımlayan ceza normunun genel norm olduğu görülür.104 Aynı biçimde, vücut dokunulmazlığının cinsel davranışla çiğnenmesi, vücuda organ ya da başka cisim sokularak cinsel davranışın gerçekleşmesine zorunlu olarak bağlandığından, nitelikli cinsel saldırı suçunun gerçekleşmesi, temel cinsel saldırı su103 Karş. El-Ghazi, Konkurrenz, s. 300; Eschelbach, SSW-StGB, § 52 Rn. 1, 7; Klug, ZStW 1956, s. 413. 104 Puppe, NK-StGB Vor § 52 Rn. 11; El-Ghazi, Konkurrenz, s. 287. Dışlayıcılığın özelgenel norm ilişkisinden kaynaklanamayacağını, tüketen-tüketilen ya da asıl-ikincil norm ilişkisinden kaynaklanabileceğini çünkü yaralama suçu ile öldürme suçunun birbirinden farklı ögeler barındırdığını savunan görüş (bkz. v. Heintschel-Heinegg, BeckOK-StGB §52 Rn. 16-18; v. Heintschel-Heinegg, MüKo-StGB Vor §52 Rn. 52 vd.; Sternberg-Lieben/Bosch, Sch/Sch-StGB Vor §52 Rn. 105) yerinde değildir. Bu görüş sadece özel-genel norm ilişkisini kuran mantıksal içlem-kaplam ilişkisini semantik özdeşliğe indirgediği için değil (yukarıda bkz. dn. 67), ayrıca bu iki suçu düzenleyen normların koşul ögelerinin semantik olarak özdeş olduğunu saptayamadığı için isabetsizdir. Çünkü isim olarak “ölüm” ya da yüklem olarak “öldürmek”, alt tanımlarında isim olarak “yaralama” ya da yüklem olarak “yaralamak” içerir. Yani “ölüm”e, “a1”; “sağlığı bozmak” ögesine “b1” dersek, ölüm bir alt tanımında sağlığın bozulması (b1) ve beyin ölümünün gerçekleşmesi (c1) olarak (a1=b1+c1) ele alınabilir. Karş. El-Ghazi, Konkurrenz, s. 176. Böylelikle “ölüm”ün (b1+c1), “yaralama”yı semantik olarak da içereceği kolayca görülür. Ölüm ile yaralama suçu arasındaki özel-genel norm ilişkisini, semantik özdeşlik ölçütüne başvurarak reddeden görüşün, esasında bu iki normun, semantik özdeşlik ölçütüne başvurulduğu zamanda da özel-genel norm ilişkisi içerisinde bulunduğunu görememesi talihsizdir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1