Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

5 TBB Dergisi 2023 (169) Osman Korkut KANADOĞLU - Canberk GÜMÜŞ - Battal Niyazi ŞAHIN da söylenmekteydi.12 Egemenliğin kaynağına yönelik uzun süren bu anlayışın değişmesi için modernleşme hareketlerinin gelişmesi beklenecekti. Osmanlı-Türk modernleşme süreci içerisindeki ilk anayasal belgelerde egemenliğin kaynağına ilişkin bir değişikliği görmek mümkün değildir. Gerek Sened-i İttifak’ta gerekse de Gülhan-ı Hattı Hümayunu’nda (Tanzimat Fermanı) tanrısal egemenlik anlayışı açısından bir değişikliğin izleri görülmemektedir. İktidarı sınırlandırma amacı güderek kanun önünde eşitlik prensibini getiren, yaşama ve mülkiyet hakkına yer vererek padişahların ceza verme yetkisine de son veren Tanzimat Fermanı’nda da sadece “Bu tesis edilen kanunların aksine hareket edenler, Allahutaala Hazretlerinin lanetine mazhar olsunlar ve ilelebet felah bulmasınlar.” denmiştir. Böylelikle Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi olan Padişah’ın, Ferman’a aykırı davranması durumunda uğrayabileceği yaptırımın da ancak ilahi bir güçten kaynaklanabileceği kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ilk Anayasası olan Kanun-i Esasi’ye (1876) kadar egemenliğin kaynağı açısından herhangi bir değişikliğin emareleri bulunmamaktadır. Gerçi Kanun-i Esasi’nin egemenlik anlayışı açısından herhangi bir değişikliği yaratıp yaratmadığı da tartışmalıdır. Gerçekten de Kanun-i Esasi; Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan’ı getiriyor, kanun yapımında padişahı tek güç olmaktan çıkarıyor ve onun mutlak iktidarını sınırlandırıyordu. Buna karşılık Kanuni-i Esasi’nin içeriği iktidarı sınırlandırma açısından yetersiz kalmaktaydı. Padişah’ın kutsal ve dokunulamaz olduğu belirtiliyor, kanun teklif edebilmek içi padişahtan izin alınması gerekiyor ve padişahın kanunları mutlak veto etme yetkisi bulunuyordu. Yürütme yetkisi de büyük oranda padişaha aitti ve sadrazam ve bakanların atanmasında Meclis’in onayına ihtiyaç duyulmuyordu. Üstelik padişah Meclis-i Mebusan’ı feshetme yetkisine de haizdi. 12 Gül Akyılmaz, “Osmanlı Devleti’nde Egemenlik Kavramının Gelişimi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Haziran 1999, C. 7, S. 1-2, s. 145. İstibdat döneminde de II. Abdülhamit için kullanılan unvanlarda dini içeriğin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu dönemde “hilafetpenah”, “emirü’l müminin” “zillulah fi’l arz” gibi kavramlar ve dini içeriği belirgin devlet törenleri oldukça yaygınlaşmıştır. Bkz. Çağdaş Sümer, Düzenini Arayan Osmanlı (Eski Rejimden Meşrutiyet’e Osmanlı’da Siyasal Çatışma ve Rejimler), Yordam Kitap, İstanbul 2023, s. 326.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1