Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

157 TBB Dergisi 2023 (169) Süheyla Suzan GÖKALP çevre hukuku ilkelerinin hayata geçirilebildiği bir araçtır.1 Söz konusu ilkelerden en temel olanları; önleme ilkesi, katılım ilkesi, işbirliği ve eşgüdüm ilkesi, uyum (entegrasyon) ilkesi, kirleten öder ilkesi ve ihtiyat ilkesidir. Söz konusu ilkeler Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci ile ilişkisi içerisinde olup, ÇED kararlarının iptali talebiyle açılan davalarda verilen yargı kararlarında da özellikle vurgulanmaktadır. ÇED’in çevre kirliliğinin henüz doğmadan önlenmesi hususu Önleme İlkesiyle, pek çok kamu kurum ve kuruluşun süreçte etkin rol oynaması dolayısıyla İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesiyle, halkın katılımının sürecin en önemli aşamalarından biri olması dolayısıyla Katılım İlkesiyle, ÇED raporundaki taahhütlere uyulmaması ve çevre kirliliğinin oluşması sonucu yaptırımların uygulanması dolayısıyla Kirleten Öder İlkesiyle, ÇED Raporunda taahhüt edilen ve alınması gereken tüm ayrıntılı tedbirler nedeniyle İhtiyat İlkesiyle bağlantısı bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası yasa koyucular, mahkemeler, kamu yöneticileri ve özel şirketler üzerinde önemli bir etkiye sahip olan çevre hukuku ilkeleri, çevre mevzuatının yapımında, uygulanmasında ve yorumlanmasında önemli rol oynamaktadır. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED), iklim değişikliğinin potansiyel olarak ele alınabileceği çevre korumaya yönelik planlama, karar verme ve yönetim araçlarından biridir. ÇED aracılığıyla iklim değişikliği sorununu ele almanın en iyi yöntemini bulmak kaçınılmazdır. ÇED sürecinin her adımında uygulanacak iklim değişikliği ile ilgili özel düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktır. Bununla birlikte, iklim değişikliğini ele almak için ÇED uygulamasının stratejik çevresel değerlendirme gibi diğer araçlarla ve sürdürülebilirlik gibi daha geniş ekonomik modellerle ve diğer siyasi taahhütlerle uyumlaştırılması da gerekmektedir. Bu nedenle, küresel bir çevre sorunu olan iklim değişikliğini göz önüne alan özel ÇED düzenlemelerine ve rehber dokümanlara yönelik çalışmalar, mücadele için önemli bir adımdır. Mevcut ve öngörülen iklim değişikliğinden kaynaklanan şiddetli ve potansiyel olarak yıkıcı iklim etkilerinden kaçınmak için sera gazı (GHG) emisyonlarının radikal bir şekilde azaltılması ve enerji, ulaşım ve sanayi gibi ana sek1 Süheyla Suzan Gökalp Alıca, İdari Yargı Kararları Kapsamında Çevresel Etki Değerlendirmesi, (Mevzuat ve Uygulamaya İlişkin Sorunlar ile Çözüm Önerileri), Adalet Yayınevi, Ankara, 2019, sh.23.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1