188 İklim Krizi Bağlamında ÇED Uygulamaları ve ÇED Yönetmeliği’ndeki Değişikliklerin Değerlendirilmesi samı dışında kalacağı anlaşılmaktadır. Eğer iptali istenilen maddede yer alan jeotermal kaynağın “çıkartılması” ibaresi, aynı zamanda jeotermal enerji santralleri projeleri dışındaki jeotermal kaynak “kullanımı” projelerini kapsıyor ise, bu defa davalı idare tarafından jeotermal enerji santrali projeleri dışındaki jeotermal kaynağın kullanımına yönelik projeler bakımından mülga Yönetmelikten farklı olarak neden “ısıl gücü” kriterinden vazgeçilerek, bu tür projelere ÇED Yönetmeliğinin sadece Ek-2 listesinde yer verildiğinin somut bir biçimde ortaya konulması gerektiği, ancak davalı idarece düzenlemenin gerekçesinin ortaya konulamadığı, konuya ilişkin anlaşılabilir tatmin edici bir açıklamanın getirilemediği görülmektedir. İptali istenilen maddenin bu haliyle hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmadığından farklı uygulamalara yol açabileceği de kuşkusuzdur. Bu itibarla, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-2 listesinin 39. maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” kararını vermiştir. • Dava konusu Yönetmeliğin Ek-2 listesinin 45. maddesinin (d) bendinde yer alan “karot, kırıntı ve numune alma” ibaresi yönünden iptali talep edilmiştir. Bu hükümde belirtilen yöntemler, maden arama faaliyetleriyle ilgili olup, ÇED kapsamı dışında tutulmak istenmiştir. Ancak maden arama faaliyetlerinin ÇED kapsamı dışında tutulması, Anayasa Mahkemesi’nin “arama faaliyetlerine” yönelik kararına44 aykırıdır. Söz konusu kararında Anayasa Mahkemesi; ÇED kapsamı dışında tutulan arama faaliyetlerinin, biyolojik çeşitlilik üzerinde ya da doğada değişiklikler meydana getirebileceği, bu değişikliklerin uzun dönemli etkilerinin olabileceği, bu nedenle çevre için riskler taşıdığı, bu açıdan kural kapsamındaki arama faaliyetinde, mevcut risklerin ortadan kaldırılabilmesi ve önlenebilmesi için ÇED’in öngörülmesinin, Anayasa’nın 56. maddesinde Devlete verilen çevrenin korunması yükümlülüğünün bir gereği olduğu, kuralla, petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirilmesi kapsamı dışında tutulmasının Anayasanın 56. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle anılan maddenin iptaline karar vermiştir. Bu karar sonucunda, daha sonra yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliklerinde maden arama faaliyetleri ÇED kapsamına alınmıştır. 44 Anayasa Mahkemesi’nin 15/01/2009 tarih ve E:2006/99, K:2009/9 sayılı kararı.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1