Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

197 TBB Dergisi 2023 (169) Mehmet Ünsal CANDEMİR usulü olarak 7343 sayılı Kanun ile icra hukukumuza dahil edilen ve İcra ve İflas Kanunu’nun (“İİK”) 111/a maddesinde düzenlenen borçluya satış yetkisi verilmesi usulü kapsamında da alacaklının aynı zamanda alıcı olarak rızaen satış işlemine taraf olabileceği ifade edilmektedir.5 Ne var ki alacaklı, böyle bir ihtimalde paraya çevirme sürecine özel bir imtiyazla katılmamakta, diğer alıcı adaylarının yanında yer almaktadır. Dolayısıyla alacaklının, takibe konu malı iktisap etmesi için öncelikli olarak kanuni şartları haiz bir şekilde “alıcı” sıfatını edinmesi gerekmektedir. Bu noktada ise takip alacaklısının, diğer alıcı adaylarının aksine cebri satış bedelini ödemek yerine, hali hazırda icra dosyasına yansımış ve icra hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olan alacağına karşılık satışa konu malın mülkiyetini iktisap etme imkânı gündeme gelmektedir. Bu imkana işaret eden, “alacağa mahsuben” satış kurumu, doktrin ve uygulamanın yanında 7343 sayılı Kanun ile değişik, İİK m. 134/8’de yer alan “taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhâl veya 130 uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar” hükmünde görüldüğü üzere kanuni çerçevede dahi benimsenmiş durumdadır. Alacağa mahsuben satış hukukumuzda ihale bedelinin ödenmesi meselesi çerçevesinde ele alınmış ve İİK m. 130’da “İhale alıcısı, ihalenin feshi talep edilmiş olsa dahi artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde satış bedelini nakden ödemek zorundadır” şeklinde düzenlenen kuralın bir istisnası olarak görülmüştür.6 Halbuki, alacağa mahsuben satış, ihale bedelinin ödenmesinin yanında ihale bedelinin paylaştırılmasına ilişkin bir meseleyle ilintilidir. Zira alacağa mahsuben satış imkanı tanınmasının altında yatan düşünce, ihale bedelinin paylaştılunun hali hazırda malın cebri satışından önce borcu ödeme imkânı olup malı hacizden ve rehinden kurtarma imkânı varken borçlunun artırmaya girmesini bir anlam ifade etmeyeceğini belirtmektedir (Necmeddin Berkin, Tatbikatçılara İcra Hukuku Rehberi Cilt: II, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1979, s. 338; Abdurrahim Karslı, İcra ve İflas Hukuku, 3. baskı, Alternatif Yayıncılık, İstanbul, 2014, s. 342; Seda Özmumcu, Cebri İcra Hukukunda Pazarlık Suretiyle Satış, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2005, s. 95). 5 Hakan Pekcanıtez, “Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi (İİK m. 111/a)”, GSÜHFD, 2022, S. 1, s. 837. 6 Murat Atalı/İbrahim Ermenek/Ersin Erdoğan, İcra ve İflas Hukuku, 6. bası, Yetkin Yayınları, Ankara, 2022, s. 312.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1