262 Tarımsal Üretim Modeli ve Tarımsal Üretim Sözleşmesi rılır.36 Ürünün teslimi sırasında sözleşme konusu ürünle farklı bir ürün karışmış olabilir. Karışan ürünler birbirinden ayıt edilemeyecek haldeyse bu durumda sözleşmenin tümü bakımından aliuddan söz edilir. Eğer karışan ürünler çok fazla masraf ve emek sarf etmeden ayrılabilecek nitelikteyse ve karışma sözleşme konusu ürünün niteliğinde bir bozulmaya yol açmamışsa bu defa sadece geçerli şekilde ifa edilmemiş kısım için aliud hükümlerine başvurulur. Çeşit satımı bakımından ayıplı ifa ile aliud arasındaki sınırı kesin olarak belirlemek kimi zaman güçlük arz eder. Bu durum doktrinde de yazarlar arasında farklı görüşlerin doğmasına yol açmıştır. Doktrinde bir grup yazar, çeşit borcunun başka türden bir şeyle ifa edilmesi halinde olaya ayıp hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunurken; bu grup karşısında diğer grup yazar ise ailuda başvurulması gerektiğini savunur.37 Tarımsal üretim sözleşmesine konu olan ürünler belirlenirken ferden değil türünün özellikleri esas alınarak belirlenir. Bu bakımdan kanımızca tarımsal üretim sözleşmesinde kararlaştırılandan farklı türden bir şeyle borcun ifa edilmesi ayıplı ifa değil, aliud olarak kabul edilmelidir. Aliud hali Türk Borçlar Kanunu’nda hüküm altına alınmamıştır. Aliud halinde ifası mümkün olan bir borç ifa edilmemiştir. Borcun gereği gibi ifa edilmemesi kavramı içerisinde değerlendirilecek aliud haline borçlu temerrüdüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilir.38 Üreticinin borcunu gereği gibi ifa ettiğinden söz edebilmek için ürünün gereği gibi üretilmiş olmasının yanı sıra üreticinin ürünün zilyetliğini kararlaştırılan zamanda alıcıya devretmiş olması gerekir. Bor36 Aral/Ayrancı, s. 155; Gümüş, Özel Hükümler, s. 66; Gümüş, Genel Hükümler, 805; Serozan/Baysal/Sanlı, s. 200; Yavuz/Acar/Özen, s.145; Wenzel, s. 65, 71; Zevkliler/Gökyayla, s. 119. 37 Bu konuda doktrinde yer alan farklı görüşler için bkz. Gümüş, Özel Hükümler, s. 67, dpnot 275 ve 276; Wenzel, s. 65. 38 Aral/Ayrancı, s. 155; Gümüş, Özel Hükümler, s. 66; Gümüş, Genel Hükümler, s. 806; Zevkliler/Gökyayla, s. 119. Karş. Ayıplı ifa ile aliud arasındaki sınırın çoğu zaman silikleştiğini ifade eden yazar, aliud halinde de ayıp kurallarının kıyasen uygulanabilmesi gerektiğini savunur. Yazar bu duruma örnek olarak BGB § 434/ III hükmünü gösterir. Anılan hüküm şu şekildedir: “Değişik bir şeyle ifa veya nicelikçe eksik ifa ayıplı ifa hükmüne tabidir”. Görüldüğü gibi anılan hükümle ayıplı ifa ve aliud bir arada düzenlenmiştir: Serozan/Baysal/Sanlı, s. 203.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1