Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

25 TBB Dergisi 2023 (169) Osman Korkut KANADOĞLU - Canberk GÜMÜŞ - Battal Niyazi ŞAHIN çalışması; Milli Mücadele’nin sonlarına doğru ve daha sonra, Lozan görüşmeleri sırasında, Mustafa Kemal’in “meclis hükümeti” sistemine karşı başlangıçta duyduğu bağlılığı yitirmesine sebep olmuştur.90 Bu sebeple Mustafa Kemal, Meclis hükümeti sistemine aykırı kimi kuralların öngörülmesinin devrimci iktidar açısından daha yararlı olduğunu görebiliyordu. Sonuç olarak Mustafa Kemal’in kuvvetler birliği anlayışını teorik olarak kabul ettiği söylenebilecekse91 de fikirlerini, somut sorunlara yanıt veremediği noktada değiştirmekten ya da durumun koşullarına göre uyarlamaktan çekinmediği de ortadadır.92 Nitekim Doğan’a göre de Atatürk, devrimin hem teorisyeni hem de uygulayıcısı olmak durumunda kalmıştır.93 Bu ikili durum Mustafa Kemal’i karşılaştığı sorunlar karşısında fikirlerini değiştirme ya da dönüştürme yoluna sokmuştur.94 Mustafa Kemal’in meclis hükümeti sistemini teorik ve bilimsel açıdan canlı bir şekilde savunduğu günlerde bile, düşünce90 Mümtaz Soysal, Fazıl Sağlam, Türkiye’de Anayasalar, in: Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi I, İletişim Yayınları, 1983, s. 23. 91 Nitekim Atatürk 1931 yılında bile büyük bir kısmını Afet İnan’a yazdırdığı Medeni Bilgiler kitabının kendi yazdığı bölümünde kuvvetler birliğini açıkça savunmuştur. Atatürk, Cumhuriyet kavramını açıkladığı kısımda mevcut anayasada kuvvetler birliği ile ilgili maddeyi zikrettikten sonra şöyle diyor: “Bizim telakkimize göre siyasi kuvvet, milli irade ve hâkimiyet, milletin vahdet halindeki müşterek şahsiyetine aittir, birdir, taksim ve tefrik ve ferağ olunamaz. Millete ait olduğu gibi, onun mümessili olan tek mecliste mütemerkizdir. Yani taksim-i kuva nazariyesi bizim için esas değildir” (Afet İnan, Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1998, s. 34). Bu ifadeler de Atatürk’ün bu tarihlerde kuvvetler birliği düşüncesini ilkesel olarak terk etmediği, Kurtuluş Savaşını başarıya ulaştırma ya da saltanatı kaldırma amaçlarına ulaşıldıktan sonra da kuvvetler birliğini tercih ettiğini göstermektedir. Atatürk’ün, savaş şartlarının geride kaldığı ve birçok devrimin gerçekleştirilmiş olduğu yıllarda bile kuvvetler birliğini savunmasının, bu sistemin Türkiye’deki uygulamasının pratik gerekçelerinden değil, kuramsal nedenlerden kaynaklanmış olduğu söylenebilir, Sedat Yazıcı, Fatih Yazıcı, “Tarihsellik ve Kuramsallık Arasında: 1921 ve 1924 Anayasalarında Kuvvetler Birliği/Ayrılığı Tartışması”, Bilig, Güz 2011, S. 59, s. 249. 92 Metin Heper, Türkiye’de Devlet Geleneği, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2012, s. 91. 93 Doğan, s. 315. 94 Teori ve pratik arasındaki ilişkiyi en iyi yansıtan pasajlardan bir tanesi Goethe’nin Faust adlı eserinden verilebilir: “Renksizdir, değerli dostum, tüm kuramlar, oysa yemyeşildir yaşamın altın ağacı”. Bkz. Goethe, Faust, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2021, s. 101.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1