Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

361 TBB Dergisi 2023 (169) Munise Seray GÖNCÜ DÖNER Yukarıdaki açıklamalarımızda görüldüğü üzere TTK m. 356 ve TTK m. 480/3 hükümlerine aykırılık durumunda ilgili hukuki işlemler kesin hükümsüzdür. Burada değerlendirilmesi gereken husus; sermayenin iadesi yasağına aykırılık bakımından benimsenen iade yükümlülüğünün TTK m. 356’ya aykırılık durumunda da uygulanıp uygulanamayacağıdır. Şirket ile pay sahibi veya pay sahibine yakın kişi arasında TTK m. 356’da yer alan şartlara uyulmadan yapılan hukuki işlemin aynı zamanda örtülü bir sermaye iadesine sebebiyet vermesi durumunda iade yükümlülüğünün doğacağı hususunda şüphe bulunmamaktadır. Bu bağlamda burada incelenmesi gereken husus ilgili hukuki işlemin örtülü bir sermaye iadesine sebep olmadığı hâllerde de iade yükümlülüğünün doğup doğmayacağıdır. Dolayısıyla iade yükümlülüğünün yalnızca sermayenin iadesinin bir sonucu olarak mı uygulanacağı değerlendirilmelidir. Kanaatimizce burada da hükümlerin amacından hareket edilmesi gerekmektedir. Özellikle her iki hükmün de malvarlığının korunması ilkesine hizmet ettiği değerlendirildiğinde sermayenin iadesine aykırılık bakımından kabul edilen iade yükümlülüğünün TTK m. 356 bakımından da uygulanması gerekmektedir.136 Zira hukukumuzda iade yükümlülüğünün açıkça yer aldığı düzenleme TTK m. 512’dir. Buna göre; haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay sahiplerinin, bunları geri vermesi gerekmektedir. Haksız ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alınmasına ilişkin getirilen bu düzenleme de malvarlığının korunması ilkesinin bir sonucudur. Bu doğrultuda TTK m. 356’nın ihlali durumunda farklı davranılması için hiçbir neden bulunmamaktadır.137 Ayrıca iade yükümlülüğünün yalnızca sermayenin iadesi yasağının ihlal edildiği hâllerde uygulanacağının kabulünün de hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Aksine her iki hükümde malvarlığının korunması ilkesinin bir sonucudur ve burada iade yükümlülüğü bakımından işlemin örtülü bir sermaye iadesine sebep olup olmadığının bir önemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, anonim şirketler bakımından iade talebinin, kuruluş sonrası devralmalara ilişkin hükme tabi olan işlemler bakımından da söz konusu olduğunun kabulü gerekir.138 136 Henssler/Strohn GesR/Vetter/Schulenburg, AktG § 52, Rn. 12; Koch (Hüffer/ Koch), AktG § 52, Rn. 9. 137 Drygala, s. 703. 138 Drygala, s. 703.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1