362 Anonim Şirketlerde Kuruluştan Sonra Devralma İşlemlerinin (TTK m. 356) Örtülü Sermaye İadeleri Bakımından Değerlendirilmesi Her iki hükmün ihlali durumunda iade yükümlülüğünün doğacağı kanaatinde olduğumuzu yukarıda belirttikten sonra bu noktada, şirketin pay sahibinden olan iade talebinin hangi hukuki sebepten doğacağı ise her iki hüküm açısından ayrı ayrı ele alınmalıdır. Öncelikle TTK m. 356’ya aykırı olarak yapılan anonim şirket ve pay sahibi arasındaki hukuki işlemin aynı zamanda örtülü bir sermaye iadesine sebep olması durumunda iade yükümlülüğünün hangi hukuki sebepten doğacağı değerlendirilmelidir. Pay sahiplerinin sermayenin iadesine aykırı olarak elde ettikleri menfaat nakdi bir malvarlığı, taşınır veya taşınmaz eşyaya ilişkin olabilir. Ancak elde edilen menfaatin taşınır veya taşınmaz eşya olmasında konu özellik arz etmektedir. Pay sahibi, sermayenin iadesi yasağına aykırı olarak anonim şirketten bir taşınır veya taşınmaz mal elde etmiş ise, bunlar üzerinde mülkiyet hakkını kaybetmediği sürece bunları istihkak davası ile geri isteyebilir.139 Ancak pay sahibinin veya iyiniyetli üçüncü kişilerin140 ilgili malvarlığı üzerinde mülkiyeti kazanmaları durumunda iade yükümlülüğünün hukuki dayanağı konusunda öğretide görüş birliği bulunmamaktadır. Öğretide ileri sürülen ilk görüş uyarınca;141 yasağa aykırılık hâlinde şirketin iade talep hakkı, TBK m. 77 ve devamında düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye ilişkin genel hükümlerden doğmaktadır. Ancak bu görüşe göre; sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerin doğrudan doğruya değil anonim şirketin niteliğine uygun olarak uygulanması gerekir. Bu hususa ilişkin öğretide yer alan bizim de katıldığımız diğer görüşe göre ise;142 yasağa aykırı olarak menfaat elde eden pay sahibinin sermaye koyma borcu yeniden canlanmaktadır. Sermaye koyma borcunun yeniden canlanacağına dair herhangi bir kanuni düzenleme bulunmamasına rağmen anonim şirketlerin kendine özgü yapısından ve ilgili kuralların yorumundan bu sonuca varılması mümkündür. Bu hususlardan ve hükmün amacından hareketle alacaklıların ve malvarlığının en etkili biçimde korunmasını sağlayan yol, sermaye borcunun yeniden canlandığının kabulüdür. Iskat müessesenin uygulanabilmesi de ancak sermaye koyma borcunun yeniden doğacağının kabulü hâlinde mümkündür.143 139 Sevi, s. 513. 140 Sevi, s. 514. 141 Binder, s. 38 – 40. 142 Arslanlı, s. 179; Sevi, s. 516-518; Beat Spörri, Die aktienrechtliche Ruckerstattungspflicht Zivilrechtliche und steuerrechtliche Aspekte, Zürih, 1996, s. 267. 143 Sevi, s. 517.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1