27 TBB Dergisi 2023 (169) Osman Korkut KANADOĞLU - Canberk GÜMÜŞ - Battal Niyazi ŞAHIN padişah ile paylaşmaksızın kullanmasıdır.100 Bu sebeple ki Mustafa Kemal, feodal düzenin monarşik egemenlik anlayışının ve bunun aldığı “mutlakçı” ya da “sınırlı monarşik” biçimlerinin karşısına, demokratik egemenlik anlayışıyla çıkmıştır.101 Üstelik bu konuda amansız bir mücadeleye de hazırdır: “İnkılabın kanunu mevcut kanunların fevkindedir (üstündedir). Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız inkılap ve teceddüt (yenilenme) bir an bile durmayacaktır”.102 Mustafa Kemal saltanatın kaldırılması tartışmaları sırasında yaptığı ünlü konuşmada bu devrimci anlayışı etkileyici bir şekilde dile getirilmiştir: “Hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye ilim gereğidir diye, görüşme ve tartışmayla verilmez. Hâkimiyet, saltanat, kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bu saldırganlara isyan ederek ve artık dur diyerek, hakîmiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldubittidir. Söz konusu olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele, zaten oldubitti haline gelmiş olan bir gerçeği kanunla ifadeden ibarettir. Bu mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî olarak karşılarsa, sanırım ki uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek, usulüne uygun olarak ifade edilecektir. Fakat, belki de bazı kafalar kesilecektir”.103 100 Arsel, Şeriat Devleti’nden Laik Cumhuriyet’e, s. 693. 101 Tanör, Anayasal Gelişme Tezleri, s. 26. 102 Akt. Tanör, Kurtuluş- Kuruluş, s. 193-194. 103 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Araştırmaları Merkezi, 1999, s. 468. Mustafa Kemal’in bu sözleri ile Fransız devrimi sırasında “Hür ve Temsili Bir Hükümette Kralın Faydasızlığı ve Tehlikesi” başlıklı bir broşür kaleme alan Moyse Bayle’nin Kral için kullandığı şu ifadeler arasında bir benzerlik bulunmaktadır: “Millet tarafından seçilmeyen bir canavardır; bu, siyasi vücudun bütün iliğini emen, bütün kuvvetleri toplayan ve zulme varan bir ahtapottur. Bkz. Alphonse Aulard, Fransa İnkilabının Siyasi Tarihi – Demokrasinin ve Cumhuriyetin Kaynakları ve Gelişmesi, Birinci Cilt, Çev. Nazım Poroy, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1987 Ankara, s. 201. Üstelik Atatürk’ün bu sözleri Falih Rıfkı Atay’ın saltanat makamının ne olacağına ilişkin dönemin genel havasını aktaran şu cümleleri karşısında daha da önem kazanmaktadır: “Hanedansız bir devlet şeklinin akla geldiği yoktu. Çok çok genç bir prens yetiştirerek padişah yapmak, oğuldan oğula usulünü koyarak ihtiyar padişahlar devrine nihayet vermek gibi şeyler düşünüldüğünü duyardık. Kurtuluş’tan sonra yapılması beklenen de Vahdettin’in hal’i yerine Abdülmecid’in geçirilmesiydi.” Falih Rıfkı Atay, Çankaya II. Cilt, Dünya Yayınları, İstanbul 1960, s. 224. Buna karşılık Meclis içerisinde kuvvetli bir cumhuriyetçi
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1