Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

31 TBB Dergisi 2023 (169) Osman Korkut KANADOĞLU - Canberk GÜMÜŞ - Battal Niyazi ŞAHIN lerde, Kazalarda ve Nahiyelerde halk idaresinin geçerli olmasını sağlamayı amaçlamıştır.114 Egemenliğin kaynağını millet olarak belirleyen Anayasa’nın, Meclis dışında söz konusu yerel yönetim organlarına da önemli yetkiler tanımak suretiyle egemenliğin kullanılmasını yalnızca Meclise vermediği ve çoğunlukçu milli egemenlik anlayışına pek sıcak bakmadığı anlaşılmaktadır.115 Yerel yönetimlerin bu denli ağırlık taşımasında; halkçılık fikrinin, kongre iktidarları döneminin ve Bolşevik Devriminin etkisi bulunmaktadır. Ancak Cumhuriyet tarihinde benzerine rastlanmamış bir düzeyde idari özerkliği kabul eden 1921 Anayasası’nın bu hükümleri, neredeyse hiç uygulanmamıştır.116 Sonuç olarak 1921 Anayasası hem Kurtuluş Savaşını yöneten hem de yeni bir ulus-devleti inşa eden bir kurucu meclisin ürünüdür. Kurtuluş ve kuruluş dinamiklerinin özelliklerini bünyesinde taşır. Dışarıda emperyalistlere karşı bağımsızlığını ve içeride ise hanedanlığa karşı egemenliğini kendi eline alan bir halkın toplumsal sözleşmesi olarak büyük bir tarihsel öneme sahip olan 1921 Anayasası anayasa tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Tanör, Anayasal Gelişme Tezleri Kitabında şöyle söylemektedir: “Anayasal gelişmeleri yapısal etkenler ve tabandan gelen zorlamalarla açıklama yöntemi, M. Kemal’in milli kurtuluş dönemi başındaki anayasal gelişmelerle ilgili görüşlerinde de kendini açıkça belli ediyor. Gerçekten de M. Kemal gerek Erzurum ve Sivas kongrelerini gerekse TBMM’nin toplanışını ve 1921 Anayasası’nın yapılışını, bir yönetici azınlığın değil, milletin bağımsızlık isteğinin, milli iradenin eseri olarak açıklamaya özel bir dikkat gösteriyor. Kurtuluş Savaşının önderi, Kurtuluş Savaşının anayasasını, Teşkilât-ı Esasiye Kanununu şu sözlerle tanıtacak: “... Bu kanun doğrudan doğruya yalnız bizim kafalarımızdan, ilmimizden çıkmış bir kanun değildir! Bu kanun doğrudan doğruya her ferdi milletin kalbi vicdanında kendiliğinden tecelli etmiş ve binaenaleyh heyeti içtimaiyemizin vicdanı ulvisi lev-hasında merküz [yaratılışından beri var] olmuş ve ondan sonra mevkii meriyete geçmiştir [yürürlüğe girmiştir) Kanun-ı hakiki yalnız böyle olur! Taklit ile kanun olmaz. ... Çünkü milletimizin vicdanından, kanaatinden çıkmıştır”.117 114 İlhan Arsel, Türk Anayasa Hukuku, Mars Ticaret ve Sanayi A. Ş. Matbaası, Ankara 1959, s. 65. 115 Osman Can, “1921 Anayasası’nın 100. Yılı: Bir İstisnai Başarı ve Dramatik Başarısızlık Hikayesi”, Anayasa Yargısı, C. 38, S. 1, 2021, s. 146. 116 Sevinç/Demirkent, Kuruluşun İhmal Edilmiş İstisnası, s. 35. 117 Tanör, Anayasal Gelişme Tezleri, s. 16.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1