Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

57 TBB Dergisi 2023 (169) Atacan KÖKSAL ifade eder.30 Bu bakımdan banka faaliyeti ile ilgili, ekonomik bir değer ifade eden ve banka personeline görevi nedeniyle zilyetliği devredilen ve yine banka personelinin görevi nedeniyle koruması ve gözetmesi gereken her türlü mal bu kapsamdadır.31 Malvarlığına ilişkin bir değeri bulunmayan veya söz konusu değeri kaybeden ancak failin ya da bir başkasının davranışlarıyla sonradan değer kazanabilecek mallar bankacılık zimmetinin değil, koşulları varsa dolandırıcılık, belgede sahtecilik gibi başka suçların maddi konusunu oluşturabilir.32 Zira bu gibi hallerde mal, zimmete geçirmeden bağımsız bir fiille değer kazandığından ve söz konusu malın bu fiilden önce değeri bulunmadığından zimmete geçirmenin maddi konusunu oluşturmayacağı değerlendirilmektedir.33 Suçun maddi konusu, bankaya ya da kişilere ait olabilir.34 Ayrıca, bankacılık zimmeti suçu hem taşınırlar hem de taşınmazlar üzerinde işlenebilir.35 30 Özgen, s. 44. 31 Gürses, s. 44. 32 Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 153. 33 Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 75. 34 Güngör, “Zimmet Suçu”, s. 23; Gürses, s. 42; Özenbaş, s. 5. Bu noktada mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 22/3. maddesinde, bankacılık zimmeti suçunun oluşmasında, maddi konunun “bankaya ait para veya sair varlıklar” olması aranmışken; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda bu kısıdın kaldırıldığı ve bu nedenle de maddi konunun mülkiyetinin kime ait olduğu hususunda bir sınırlamanın bulunmadığı ifade edilmiştir. Bkz. Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 152; İtişgen, s. 660-661; Turabi, s. 171. 5411 sayılı Kanun’un öncesinde para veya diğer varlıkların mutlaka bankaya ait olması gerektiği, üçüncü kişilere ait olan mallar üzerinde bankacılık zimmeti suçunun değil; hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal gibi suçların oluşabileceği savunulmuştur. Bkz. Özgen, s. 44. Bu dönemde verilmiş bazı Yargıtay kararları da mevcuttur: “Sanığın, mağdurların hulus ve saffetinden yararlanarak, imzalarını da almak suretiyle bordrodaki miktarlardan noksan ödeme yapması, zimmet değil, zincirleme dolandırıcılık suçunu oluşturur. Sanık hile ve hudayı Dairesine karşı değil, adı geçen mağdurlara karşı yapmıştır” (Yargıtay CGK., 5/27-82, 07.03.1988) Bkz. Güngör, “Zimmet Suçu”, s. 24, dn. 5. Yazar, Yargıtay kararına konu olayda bankacılık zimmeti suçunun oluşmama nedenini, malın üçüncü kişilere ait olmasıyla değil; suçun bankaya yerine olaydaki kişilerin zararına işlenmiş olmasıyla açıklamaktadır. Bkz. Güngör, “Zimmet Suçu”, s. 24, dn. 5. Mülga 765 sayılı TCK’nın 202. maddesinde düzenlenen zimmet suçu bakımından malın kamu idaresine ait olması gerektiği, kamu idaresine ait olmayan mal üzerinde ancak güveni kötüye kullanma suçu işlenebileceği görüşü için bkz. Sahir Erman/Çetin Özek, Ceza Hukuku Özel Bölüm Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar, 1. Baskı, İstanbul 1992, s. 13. 35 Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 153; Artuk/Gökcen/Yenidünya, s. 798; Gökcen, s. 2677; Yiğit, s. 437; Tezcan/Erdem/Önok, s. 1254. Bankaya ait bir taşınmazın belli bir kişiye satış yoluyla devri konusunda yetki verilen banka çalışanının, bu yetkiyle taşınmazı o kişi yerine bir yakınına devretmesi halinde suçun taşınmazlar üzerinde işlenmiş olacağına ilişkin örnek için bkz. Güngör, “Zimmet Suçu”, s. 24, dn. 7.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1