Türkiye Barolar Birliği Dergisi 169. Sayı

87 TBB Dergisi 2023 (169) Atacan KÖKSAL rarın tazmini cezai bir müeyyide niteliğinde olmadığından, ceza mahkemesi tarafından tazminine hükmedilen zarar, ayrıca hukuk mahkemesinde açılacak bir tazminat davasıyla talep edilemeyecektir.149 Buradaki zararı ödeme, bir çeşit şahsi hakkın yerine getirilmesidir.150 Bankacılık zimmeti suçuna iştirak edenler, iştirak dereceleri ne olursa olsun meydana gelen zarardan müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Dolayısıyla, meydana gelen zarar suça iştirak edenlerin birinden tahsil edilecek, zararı tahsil eden bu kişinin diğer şeriklere rücu hakkının bulunup bulunmadığı ve diğer hukuki ihtilaflar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre çözümlenecektir.151 149 Bkz. Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 170-171; Donay, s. 110. Özel hukuk davalarında hâkimin, tarafların istemleriyle bağlı oldukları göz önünde bulundurulduğunda, maddelere, “istem üzerine zararın tazmini” yönündeki bir hükmün ilave edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak Bankacılık Kanunu’nun belirtilen hükümleri karşısında istem koşulunun aranmadığı görülmektedir. Bkz. Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 171. Mülga 765 sayılı TCK’nın zimmete ilişkin hükümlerinde de benzer bir hükmün düzenlendiği, ancak zarara uğrayan kişinin, şahsi haklarını hukuk mahkemesinden talep edeceğini açıkça bildirmesi durumunda, ceza mahkemesinin zararın ödettirilmesine karar veremeyeceği belirtilmiştir. Bkz. Erman/ Özek, s. 45. 150 Donay, s. 110. Söz konusu tazminatın, İcra ve İflas Kanunu’na göre tahsil edilecek bir borç niteliğinde olduğu görüşü için bkz. Baba, s. 269. 151 Okuyucu Ergün, Zimmet Suçu, s. 172. Bu bakımdan Yargıtay’ın verdiği bazı kararların yerinde olmadığı ifade edilmiştir. “Sanıkların fiilleri sonucu oluşan banka zararının her bir sanık bakımından ayrı ayrı olmak üzere kesin olarak belirlenip, hangi sanığın oluşan bu zararı ne miktarda tazmin ettiği ve tazmin edilmeyen banka alacağından hangi sanığın ne miktarda sorumlu olacağı hususlarının konunun uzmanı bilirkişi marifetiyle tespit edilerek tespit edilerek sonucuna göre hüküm tesisi” (Yargıtay 7. CD., E. 2004/3661, K. 2005/10299, 30.06.2005) Bkz. http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/7cd-2004-3661.htm (02.09.2023) “Sanık Kutlu’nun zimmetine geçirdiği miktar üzerinden sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, zimmetin tümünün tahsilinden müteselsilen sorumlu tutulması yolsuzdur.” (Yargıtay 5. CD., 273/69773, 03.12.1987) Bkz. Erman/Özek, s. 45, dn. 7. Bu noktada, TMSF tarafından el konulan bankalarla yapılan anlaşmaların, mahkeme tarafından hükmedilecek tazminata engel teşkil edip etmeyeceği de tartışılmıştır. Örneğin, (x) miktarda zarara neden olan bir bankanın yapılan anlaşma gereği anlaşmada öngörülen zararı ödemeye başlaması ve bunun (y) kısmını ödemesi halinde mahkemenin (x-y) miktarda tazminata hükmetmesinin mümkün olup olmadığı belirlenmelidir. Konuyla ilgili olarak, böyle bir anlaşma yapılması durumunda meydana gelen zararın belirli vadelerde ödenmesi sağlanacağından tazminata hükmedilmemesi gerektiği, böyle bir ödeme planı yapan tarafların bu anlaşmalarına ceza mahkemesinin de uyması gerektiği belirtilmiştir. Bkz. Donay, s. 111. Yargıtay’ın aksi yönde kararları mevcuttur. “Balkaner grubu ile TMSF ara-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1