Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

133 TBB Dergisi 2024 (170) Muhammed Ali AYDIN tırımın 49 yıldan daha kısa sürelerde kendisini amorti edeceği değerlendirilebilir. 49 yıllık imtiyazlarda imtiyazcı şirketin bu süre boyunca toplamda astronomik kazançlar elde edeceği açıktır. Bu sebeple her bir imtiyaz sözleşmesi için teknik bilirkişilerce hesaplamalar yapılarak yapılan yatırımın kaç senede amorti edilebileceğine dair bir değerlendirme üzerine imtiyaz süresinin belirlenmesi gerekir. Bu süre öyle bir süre olmalıdır ki hem anonim şirketler böyle bir imtiyazı üstlenerek yatırım yapmayı istemeli hem de sonu gelmeyecek kadar uzun algılanabilecek bir süre boyunca kamu kaynaklarının bir şirkete devredildiği izlenimi doğurmamalıdır. Bu noktada yerel seçimlerin süresi olan 5 yıl üzerinden gidilerek 5, 10, 15 veya 20 yıl gibi periyotların esas alınması düşünülebilir. Yerel idarenin hazırladığı imtiyaz sözleşmesinin, yerel idarelerin idari vesayet makamlarından birisi olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından denetlenmesinde birden fazla idarenin konuya müdahil olması nedeniyle sözleşmenin kamu yararına daha uygun bir hale gelmesine katkıda bulunacağı düşünülebilir. Öte yandan kanun koyucunun Danıştay’ın görüş verme yetkisini cumhuriyet tarihi boyunca ardı ardına elinden aldığı ve imtiyaz sözleşmesinin de yap-işlet-devret adı altında özel hukuk sözleşmesi olarak uygulandığı dikkate alındığında Danıştay görüşünün yürütme organı ve idarenin kaçındığı bir usul olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. İmtiyaz sözleşmesinin bir idari sözleşme olarak halen varlığını koruyabilmesi ve bunun denetiminin de idari yargı tarafından kamu hizmeti gereklilikleri ve kamu yararı açısından incelenerek sürdürülmesi için Danıştay 1. Dairesi’nin görüşü zorunluluğunun tümden kaldırılması veya bu görüşün alınmasına dair kesin ve kısa süreler öngörülmesi düşünülebilir. İmtiyazcı şirket belirlenirken uygulamada kapalı teklif veya açık teklif usulüyle ihaleler gerçekleştirildiği görülmektedir. İmtiyaz sözleşmeleri ihalelerinin tek tip bir ihale ile gerçekleştirilmesi için yasa değişikliği yapılması düşünülebilir. Son olarak katı atıktan üretilen ısı ve elektrik sayesinde elde edilen kazancın büyüklüğü dikkate alındığında, katı atık değerlendirme tesisinin ham maddesinin yerel halk olduğu ve vatandaşların da kazançtan fayda elde etmesinin hakkaniyete daha uygun olduğu düşünülebilir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1