193 TBB Dergisi 2024 (170) Ahmet Ertan YILMAZTEKİN Küçükler, mahkemeye erişim hakkını yasal temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır. Bu hak kullanılırken yargılama harç ve giderlerinin küçük adına ödenmesi gerekmektedir. Yargılama harç ve giderlerinin ekonomik anlamda yoksunluk nedeniyle karşılanamaması durumunda ise adli yardım kurumu devreye girmekte, ancak bu durumda bile sağlanan muafiyet kural olarak geçici nitelik taşımaktadır. Hal böyle iken doğrudan küçüğün menfaatini ilgilendiren dava sonunda, davanın kaybedilmesi neticesinde yargılama harç ve giderlerinin ödenmesi gerekmektedir. Böyle bir ihtimalin varlığı küçüğün menfaatini korumaya yönelik davalarda küçüğün yasal temsilcisinin dava açmaktan kaçınmasına sebebiyet verebilir. Çocuğun üstün yararını ilgilendiren konularda mahkemeye erişim hakkının tereddütsüz kullanılması için bu riskin ortadan kaldırılması ve sırf çocuğun menfaatini korumaya yönelik olan davalarda adli yardım koşullarının sağlanması durumunda yargılama harç ve giderlerinden sürekli olarak muafiyet sağlanmasına yönelik yasal düzenleme yapılması yerinde olacaktır. 2. Talebin Açıkça Dayanaktan Yoksun Olmaması Gerçek kişiler bakımından adil yardımdan yararlanabilmenin diğer koşulu ise, talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır.64 Bu koşulun gerçekleşmesi için kişinin iddia veya savunma ya da geçici hukuki koruma yahut takip talebi gibi diğer talepleri açıkça dayanaktan yoksun olmamalı veya bir başka ifadeyle mahkeme nezdinde ilk bakışta açıkça haksızlık kanaati oluşmamalıdır.65 64 HMUK’da haklılık şartı “haklı olduklarına dair delil gösterme” şeklinde yer almaktaydı. HMK’da ise haklılık şartı başta “haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla” şeklinde düzenlenmiş, daha sonra bu şart “haklı oldukları yolunda kanaat uyandırması” şeklinde değiştirilmiş, son olarak “taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması” biçiminde düzenlenerek son halini almıştır. Bkz. Ali Cem Budak ve Varol Karaaslan, Medenî Usul Hukuku, İstanbul: Filiz Kitapevi, 2021, s. 358; Kılınç, Medenî Usul Hukukunda Adli Yardım, s. 202. Haklılık koşulunun zengin ile fakir arasında eşitsizliği devam ettirdiği; fakir kişinin haklı olduğu zaman, zengin olan kişinin ise haklı veya haksız olduğuna bakılmaksızın her zaman dava açma olanağına sahip olduğu dolayısıyla bu koşulun kaldırılması gerektiği yöndeki görüş için bkz. Yılmaz, “Yargılama Giderlerinin İşlevi ve Sosyal Hukuk Devleti”, s. 219 65 Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, Medenî Usûl Hukuku, s. 2420; Tanrıver, Medenî Usûl Hukuku, s. 1226.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1