Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

214 Hukuk Muhakemesinde Adli Yardım şim haklarının ihlaline sebebiyet verebilir. Nitekim AİHM yakın tarihli Nalbant ve Diğerleri/Türkiye kararında, ticaret şirketi niteliğindeki tüzel kişilerin adli yardım taleplerinin reddi hususunda yaptığı değerlendirmede bunların adli yardımdan yararlanmaları hususunda, somut olayın koşullarını gözetmeye imkân vermeyen genel bir yasağın AİHS ile bağdaşmadığını belirtmiştir. Bu karardan kısa bir süre sonra, yakın tarihte Anayasa Mahkemesi de tüzel kişilerin adli yardımdan yararlandırılmaması dolayısıyla hak ihlali kararı vermiştir. Mahkeme Kemtaş Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi kararında ticari şirketlerin bireysel durumları değerlendirilmeden sırf tüzel kişi olmaları nedeniyle adli yardım kurumundan yararlandırılmamasının bunların mahkemeye erişimini aşırı derecede güçleştirdiği hatta imkânsız hâle getirdiği gerekçesiyle Anayasa’nın 36’ıncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme yaptığı tespitler çerçevesinde, kanuni düzenlemeden kaynaklı olarak tüzel kişi ticari şirketlerin sırf tüzel kişi olması nedeniyle adli yardımdan kurumundan yararlanamamasının meşru bir amacının olmadığını ifade etmiştir. Mahkeme meşru amacı bulunmayan bu müdahalenin anılan durumdaki şirketlerin mahkemeye erişimini aşırı derecede zorlaştırdığı hatta olanaksız hale getirdiği sonucuna da varmış ve başvurucu ticaret şirketi üzerinde ağır bir külfete neden olan bu durumun onun mahkemeye erişim hakkına yönelik ölçüsüz bir müdahale sonucu doğurduğunu belirtmiştir. Hukukun üstünlüğünün kabul edildiği hukuk devletlerinde kişilerin hukuki korunma taleplerini karşılamak, mahkemeye erişim ve savunma imkânları önündeki engelleri ortadan kaldırmak bir görevdir. Bu görev yerine getirilirken gerçek veya tüzel kişiler arasında haklı bir temele dayanmayan ayrım yapılmaması gerekir. Bu eşitlik ilkesinin de bir gereğidir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu isabetli karar da dikkate alınarak, bu konuda bir yasal düzenleme yapılarak kanunun aradığı şartlar oluştuğu takdirde, gerçek kişiler gibi herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan ödeme güçlüğü içinde bulunan tüm tüzel kişilerin bu imkândan yaralanmasının sağlanması yerinde olacaktır. Türkiye’de bulunan geçici hukuki koruma altındaki sığınmacıların veya mültecilerin adli yardım hizmetlerinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye’nin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1