215 TBB Dergisi 2024 (170) Ahmet Ertan YILMAZTEKİN de 1949 yılında onayladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne (İHEB) göre; hak arama özgürlüğü, mülteci ve sığınmacılar dâhil herkes için tanınmış bir haktır. Mülteci ve sığınmacılara uluslararası mevzuatta tanınan bu hakları kullanabilmeleri için kendilerine gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır. Bu bağlamda, avukatlık ücretini ve diğer yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayan mülteci ve sığınmacılara adli yardım hizmetlerinden yararlanma imkânının tanınması yerinde olacaktır. Gerçek kişiler bakımından adli yardımdan yararlanabilmek için bulunması gereken koşullardan ilki, talepte bulunan kişinin kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama ve takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması halidir. Ekonomik anlamda yoksunluk şartının oluşup oluşmadığının tespitinde karar verecek olan yargı merci, öncelikle adli yardımın kapsamını dikkate almalı ve bu doğrultuda adli yardım talebinde bulunan kişinin ekonomik durumunu tespit etmelidir. Adli yardım talebinde bulunan kişi sadece yargılama harç ve giderlerinden muafiyet talep edebileceği gibi sadece avukat yardımından yararlanmayı da talep edebilir. Bunun yanı sıra adli yardım talebinde bulunan kişi her iki yönden de adli yardım talebinde bulunabilir. Ekonomik anlamda yoksunluk şartının oluşup oluşmadığının tespitinde başvurunun kapsamı, başvuruda bulanan kişinin geliri, bu gelir kapsamında malvarlığı değerleri, malvarlığı değerleri karşılığı elde ettiği gelirleri, borçları ve sosyal durumu da dikkate alınmalıdır. Adli yardım talebinde bulunan kişinin evi olabileceği gibi düzenli bir geliri de olabilir. Bunun yanı sıra adli yardım talebinde bulunan kişinin sırf kendisini avukatla temsil ettirmesi talebinin reddi gerekçesi olmamalıdır. Adli yardım talebi değerlendirilirken talepte bulunan kişinin gerçek ekonomik durumu göz önüne alınmalı, zira bir kişi açacağı bir dava yahut başlatacağı bir icra takibi nedeniyle yüklü miktarda harç veya yargılama giderleri ödemek durumunda kalabilir. Böyle bir durumda bu kişi bu giderleri olağan gelirleriyle ödemeyecek durumda ise, kişinin evini satması, evin parasıyla veya geçimini güçleştirecek miktarda borç alarak, aldığı borçla yargılama harç ve giderlerini ödemesi beklenemez. Anayasa Mahkemesi de yakın zamanda bireysel başvuru sonucu vermiş olduğu Atalay Yıldız başvurusu çerçevesindeki hak ihlali kararında bu duruma dikkat çekmiştir. Mahkeme kararında
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1