Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

237 TBB Dergisi 2024 (170) Mehmet Emin ALPASLAN d. Kanaatimiz İnceleme konusu mesele, yukarıda ifade edildiği gibi doktrinde ekseriyetle kanundan doğan bağımsız dava takip yetkisi (dava yetkinliği) kurumu ile açıklanmaktadır. Bu noktada, pay sahibinin söz konusu dava bakımından dava yetkini olarak nitelenmesinin sorgulanması gerektiği ve pay sahibinin dava yetkini olmadığının da temellendirilmiş bir biçimde ileri sürülebileceği kanaatindeyiz. Zira, aşağıda dava yetkinliğine ilişkin olarak vereceğimiz örneklerle,59 incelemekte olduğumuz kurum tam anlamıyla örtüşmemektedir. İncelemekte olduğumuz kurum, diğer dava yetkinliği hâllerinden daha bağımsız bir niteliktedir. Öte yandan, dava yetkinliğinin kesin hükmün etkisi bağlamındaki sonuçları da incelemekte olduğumuz kurum ile örtüşmemektedir.60 Pay sahibinin ayrı ve bağımsız bir dava hakkı bulunduğu, doktrinde dava yetkinliği görüşü çerçevesinde de vurgulanmaktadır. O hâlde, davaya esas hak “şirketin zararının ödenmesi” şeklinde ele alınmak yerine; “şirketin zararının şirkete ödenmesini talep” şeklinde alınırsa, bu durumda ortağın açtığı davada kendi maddî hakkına dayanan takip yetkisini (yani bağımlı dava takip yetkisi) kullandığı sonucuna varılabilir.61 Daha açık bir ifadeyle, pay sahibinin durumu bağımsız dava takip yetkisiyle değil, şirketin zararının şirkete ödenmesini talep şeklinde ifade ettiğimiz maddî hakka62 dayalı olarak sı59 Bkz. aşa. IV, C, 3. 60 Bu konuda bkz. aşa. III, A. 61 Bu durumda esasen iki ayrı maddî haktan söz edilmiş olmaktadır. Bu haklardan ilki, şirkete ait olan ve şirketin uğramış olduğu doğrudan zararın tazmini yönündeki maddî hak, diğeri ise pay sahibinin şirket zararı sebebiyle ve bu zararın şirkete ödenmesi talebi yönündeki maddî haktır (Eskiocak, s. 167). 62 Maddî hak görüşü için bkz. Eskiocak, s. 152 vd. Yargıtay’ın da bu görüşe yaklaşan mahiyette kararları vardır. Örneğin bkz. “Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Limited şirketlere uygulanacak anonim şirketlere ilişkin hükümlerin gösterildiği dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 644. maddesi gereğince, şirket yöneticilerinin sorumluluğu hakkında anonim şirketlerin bu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1