239 TBB Dergisi 2024 (170) Mehmet Emin ALPASLAN kurgulayış şekline göre değişiklik gösterecektir. Örneğin davacı, şirketin zarara uğradığını iddia eder ve bu zararın şirkete değil de kendisine ödenmesini talep ederse; bu faraziyede dava takip yetkisi eksikliğinden, yani dava şartı eksikliğinden davanın usûlden reddi gerekir. Zira pay sahibi, iddia ettiği maddî hakkın sahibi değildir ve tazminatın kendisine ödenmesi hususundaki talep bakımından dava takip yetkisine sahip değildir. Davacı pay sahibinin, şirket zararından söz etmeksizin kendi zararına dayanması, yani adeta doğrudan zararını istediği bir dava açması durumunda ise, bu ihtimalde pay sahibinin dava takip yetkisi vardır, zira kendi hakkına dayanmaktadır. Ancak bu hak mevcut değil ise, yani mesela hiçbir zarar yoksa veya sadece şirket zararı söz konusu ise; bu dava, sıfat yokluğundan (esastan) reddedilecektir. Zira, bu ihtimalde dava takip yekisi bakımından herhangi bir sorun bulunmamakla birlikte, yargılama neticesinde dayanılan maddî hak iddiası haklı bulunmamış olacaktır. Burada asıl ilgi çekici faraziye, şirket zararına dayalı olarak pay sahibi tarafından dava açılması ve zararın da şirkete ödenmesinin istenmesi, ancak neticede bir şirket zararının olmadığının tespit edilmesi hâlidir. Bu ihtimalde davanın usûlden mi esastan mı reddedileceğinin tespiti önemlidir. Kanaatimizce burada usûle yani dava takip yetkisine ilişkin bir problem yoktur, mesele esasa yani sıfata ilişkindir. Bu nedenle bu ihtimalde davanın usûlden değil esastan reddi gerekir.64 Ancak bu davanın kesin hüküm etkisi yalnızca taraflar (yani davacı pay sahibi ile davalılar) arasında olacaktır (HMK m. 303). B. Alacaklıların Dava Hakkı Dolayısıyla zarar sebebine dayanan dava, belli şartların varlığı hâlinde alacaklılar tarafından da açılabilecektir. Bu çalışmada alacakHUMK’un 438/son maddesi gereğince değişik bu gerekçeler ile onanmasına karar vermek gerekmiştir”, Yargıtay 11. HD., 13.02.2015, 16346/1895 (Lexpera). Aynı yönde bkz. Yargıtay 11. HD., 19.01.2023, 4045/372 (Lexpera). Ayrıca bkz. Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s. 340. Ancak Yargıtay daha eski tarihli bir kararında aksi yönde karar vererek, pay sahibinin tazminatı kendi adına istemesine rağmen tazminata şirket adına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararı bozmuştur (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, N. 605). Karara ilişkin olarak bkz. Yargıtay 11. HD., 28.04.2005, 6220/4343 (Lexpera). Bu karar doğrultusunda yeni tarihli kararlar da verilmiştir. Örneğin bkz. İstanbul BAM 17. HD., 14.01.2021, 2386/47 (Lexpera). 64 Ulaştığımız bu sonuç maddî hak görüşüyle de uyumludur. Bu konuda ayrıca bkz. aşa. IV, C, 4.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1