252 Pay Sahiplerinin Şirket Zararı Nedeniyle Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açtıkları Sorumluluk Davalarındaki Hukukî Statüsü ve Bu Davalarda Alınan İlâmların İcrası yetki verilen dava yetkinliği hâline örnektir. TTK m. 555 hükmü ile bu üç hâl farklı türde dava yetkinliği hâllerine örnek olsa da her iki grup da kanundan doğan dava yetkinliği olması itibarıyla incelemekte olduğumuz TTK m. 555 hükmü bakımından da yol gösterici olabilir. İİK m. 223 vd. hükümleri uyarınca, iflâs idaresi iflâs masasının kanunî mümessilidir ve yukarıda belirttiğimiz üzere dava yetkini olduğu kabul edilmektedir. İflâs idaresinin masaya giren alacakların tahsili için icra veya iflâs takibi yapabileceği hususunda tereddüt yoktur (İİK m. 229).119 TMK m. 552 hükmü uyarınca vasiyeti yerine getirme görevlisi, tereke alacaklarını tahsil eder ve tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. TMK m. 593 uyarınca tereke yöneticisi, gereken hâllerde dava açmaya ve icra takibinde bulunmaya yetkilidir. Söz konusu üç hâlde de dava yetkini hem dava açabilmekte hem de icra takibi yapabilmektedir; ancak her üç hâlde de söz konusu yetki, ilgili hükümde açıkça düzenlenmiştir. TTK m. 555 hükmünde düzenlenen hâlin bir dava yetkinliği örneği olduğunu kabul eden görüş çerçevesinden bakıldığında, kategorik olarak daha benzer olan İİK m. 120/II (haciz alacaklısı) ve İİK m. 94/ II (taşınmazın borçlu adına tescilini isteyen alacaklı) hükümlerinin uygulamasının incelenmesi ise bizi daha doğrudan sonuçlara götürebilir. İİK m. 120/II hükmü, haczedilen alacağın tahsil için devrini düzenlemekte ve maddede “dava hakkının kullanılmasının” devrinden bahsedilmekte, takiplere ise değinilmemektedir. Doktrinde ve Yargıtay uygulamasında ise İİK m.120/II hükmü uyarınca alacağı tahsil için devralan alacaklının dava açabileceği veya takip yapabileceği ifade edilmektedir.120 Yargıtay’ın söz konusu hükmün takip119 Kuru, El Kitabı, s. 1356. 120 Kuru, El Kitabı, s. 633; Erişir, s. 81. “İİK 120/2 maddesinde «haciz alacaklılarından biri borçlunun 3. bir şahıstaki alacağının tahsili veya böyle bir şahsa karşı haiz olduğu dava hakkının kullanılmasını, masraf kendilerine ait olmak ve fakat haklarına halel gelmemek şartı ile üzerlerine alabilirler.» denmektedir. İcra dairesi, alacağın tahsili için devralan alacaklıya gerekli işlemleri yapmaya yetkili olduğuna dair 24.1.1995 tarihli belge verdiğine göre, alacaklı bu belge ile 3. kişiye karşı dayanak senedin niteliğine göre icra takibi yapabilir. Belirtilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde “kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağından” bahisle karar verilmesi isabetsizdir”. Yargıtay 12. HD. 15.06.1995, 8316/8949 (e-uyar.com).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1