Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

261 TBB Dergisi 2024 (170) Mehmet Emin ALPASLAN SONUÇ Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin fiilleriyle şirketin zarara uğraması hâlinde, pay sahipleri de dolayısıyla zarara uğrarlar. Pay sahipleri, dolayısıyla uğradıkları bu zarar (şirket zararı) nedeniyle, TTK m. 555 hükmü uyarınca şirketin zararının tazmini talebiyle bir dava açabilirler. TTK m. 555 hükmü uyarınca açılacak sorumluluk davası, usûlî anlamda birçok sorun barındırmakla birlikte; bu dava neticesinde alınacak ilâmların icrası da aynı derecede önemli sorunlar ihtiva etmektedir. Yargıtay, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra teorik tartışmalara girmeksizin pay sahibinin dava hakkı ile ilgili esas olarak isabetli kabul edilebilecek kararlar vermiştir. Ancak söz konusu kararların icrası meselesi, yargı kararları özelinde hâlâ oldukça belirsizdir. TTK m. 555 hükmünün pay sahiplerine tanıdığı dava hakkı, ortaklığın dava hakkından bağımsız olup, şirket genel kurulunun tasarrufları pay sahiplerinin dava hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Pay sahibi, şirketin temsilcisi olarak bu davayı açmamaktadır. Doktrinde ağırlıklı olarak, pay sahibinin söz konusu dava bakımından, kanundan kaynaklanan ve kanunun kendisine tanıdığı bir yetkiyi kullanan bağımsız dava takip yetkisine (dava yetkinliğine) sahip kişi konumunda olduğu kabul edilmektedir. Dava yetkinliği görüşü çerçevesinden bakıldığında, pay sahibi elde ettiği ilâma dayalı olarak icra muamelelerine de girişebilecektir. Çünkü davayı takip yetkisi, ilâmı icraya koyma yetkisini de içermektedir. Bir kişiye dava hakkı tanıyıp o dava sonucu elde edilecek ilâmı icraya koyma yetkisi vermemek demek, etkin hukukî korumanın sağlanamaması demektir. Bu sonuç, hukukumuzdaki diğer dava yetkinliği hâlleri bakımından Kanun ile veya Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Pay sahibinin konumunun, maddî hak (yani sıfat ve dolayısıyla bağımlı dava takip yetkisi) ile açıklanması da düşünülmelidir. Zira, pay sahibine tanınan “dolaylı zararın dolaylı yoldan tazminini talep etme” yetkisi ayrı bir sübjektif (maddî) hak olarak kabul edilebilir. Bu durumda, tazminat şirket lehine hükmedilse dahi, tazminatın şirkete ödenmesini talep hakkının davacı pay sahibinde olması itibarıyla, pay sahibinin ilâmın icrasını isteyebilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmalıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1