317 TBB Dergisi 2024 (170) Hande DENİZ ne feragat yapılmışsa, bunlardan yalnız bir kısmının mirasçı olamaması halinde ise aksi kararlaştırılmadıkça, feragat hükümsüz kalmaz. Bu durumda lehine feragat edilip de mirasçı olamayanların miras payının kime ekleneceği sözleşmede açıkça düzenlenmiş olabilir. Aksi takdirde bu payların mirasçı kalan diğer feragat lehtarlarına orantılı intikal etmesi gerektiği doktrinde belirtilmektedir.28 TMK m.529/I hükmünün ivazlı feragatte de uygulanıp uygulanmayacağı doktrinde tartışmalıdır. Hâkim olan görüş29 bu hükmün uygulama alanına ilişkin kanunda bir sınırlama bulunmadığından bu hükmün karşılık alınarak yapılan feragatte de uygulanması gerektiğini ileri sürer. Feragat belirli bir kişi lehine yapılmış ve bu kişi sair sebepten mirasçılık sıfatını kazanamamış ise, onun yerine altsoyu geçemeyeceğinden feragat eden tekrar mirasçılık sıfatını kazanabilir. Zira burada feragat edenin miras payı iradi işlemle başkasına bırakılmaktadır. İradi mirasçılıkta ise kök içi halefiyet geçerli değildir. Bu durumdan TMK m. 529’un açık hükmü gereği sadece feragat eden yararlanır, feragat edenin altsoyu yararlanamaz.30 Mirastan feragat sözleşmesinin belirli kişi lehine yapılmamışsa TMK m 529/II uygulanır. Buna göre “Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olamaması halinde, feragat yine hükümden düşer.” Kanun koyucunun hükümde geçen “kök” ifadesiyle gerçek anlamda ortak kökü mü yoksa daha geniş olan zümreyi mi kastettiği açık değildir.31 Bu düzenlemedeki “ortak kök” ifadesinin zümre başı olarak anlaşılması gerektiği belirtilmektedir.32 İsviçre Medeni Kanunu’nda bu hükme karşılık gelen 496. 28 Ertaş, s.2903; Eren/Yücer Aktürk, s. 189-190. 29 Oğuzman, s. 168-169; İmre, s. 270; Dural/Öz, s. 204; Ertaş, s. 2903. 30 Ertaş, s. 2904. 31 Eren/Yücer Aktürk, s. 190; Albaş, s. 547. 32 Albaş, s. 548. Mülga Türk Medeni Kanunu’nun bu hükme karşılık gelen 476. madde hükmü “...Şahıs tayin etmeksizin alelıtlak diğer mirasçılar lehine yapılan feragat ancak en yakın asli müşterekin füruuna hamlolunup daha uzak mirasçılara asla şamil olmaz.” şeklinde idi. Önceki düzenlemedeki “en yakın asli müşterekin altsoyu” ifadesi, en yakın zümre başının altsoyu yani feragat edenle aynı zümredeki mirasçılar olarak anlaşılmaktaydı. Ayrıntılı bilgi için bkz. Neslihan Akça,
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1