336 Ölüm ve Beden Zararlarına İlişkin Tazminat Taleplerinde Zamanaşımı Sorunu de zamanaşımının yargının yükünün ağırlaşmasını önlemeye yönelik olduğu ve dolayısıyla zamanaşımı süresinin anlaşmayla uzatılmamasında kamu yararı olduğu, bunun kamu düzeniyle ilgili olduğu belirtilse7 de zamanaşımının salt defi hakkı verdiği ve resen gözetilmediği düşünülürse asıl amaç yargının yükünü azaltmak değildir.8 Zarara yol açan eylemden ötürü doğan tazminat sorumluluğu yükümlülüğün yaptırımı niteliğinde olmakla birlikte aynı zamanda zarar gören ile sorumlu arasında borç ilişkisi meydana getirir. Bu nedenle zamanaşımı süreleri borcun kaynağına göre birbirinden farklı düzenlense de zamanaşımının işleyişine ilişkin genel hükümler haksız fiilden doğan borçlar için de geçerlidir. Ayni hakların bazılarının bağımlı bulunduğu borç zamanaşımına tabi olsa da ayni hakkın kendisi zamanaşımına uğramaz,9 çünkü ayni hak mutlak bir hak olup herkese karşı ileri sürülebilir. Buna karşılık alacak hakkı yalnızca borçluya ve onun haleflerine karşı ileri sürülebilir. Kanaatimizce zamanaşımında borç ilişkisinin taraflarının ve haleflerinin menfaatleri öne çıktığı10 için zamanaşımı süresinin kısaltılması ya da uzatılması yönünde anlaşma yapılması prensip olarak mümkün olmalıdır. Ancak bu anlaşmalar da ahlaka uygun ve özgürlükleri etkisiz hale getirmeyecek nitelikte olmalıdır. TBK’nın 148. maddesine göre bu ayrımda belirlenen zamanaşımı süreleri sözleşmeyle değiştirilemez ise de haksız fiilden doğan tazminat talepleri için geçerli zamanaşımı süresi bu ayrımda bulunmadığından değiştirilebilir niteliktedir.11 Buna karşılık Avrupa Medeni Kanunu Çalışma Grubu ve Avrupa Topluluğu Özel Hukuk Araştırma Grubu tarafından birlikte hazırlanan Avrupa Özel Hukukunun İlkeleri, Tanımları ve Model Kuralları Taslak Ortak Referans Çerçevesi İlkeleri’nin (DCFR) 7:601 maddesine göre zamanaşımı süresi sözleşmasındaki güçlükten kaynaklanan adaletsizliği önleme amacı sayılmaktadır. Bkz. EGMR Howald Moor u.a. gg. die Schweiz, 11.03.2014, Österreichisches Institut für Menschenrechte, https://hudoc.echr.coe.int/fre?i=001-169034 Erişim Tarihi: 24.03.2023. Bu hususta ayrıca bkz. Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Bası, Turhan, Ankara 2020, s. 1099-1100. 7 Oğuzman ve Öz, Cilt 1, s. 620-621; Eren, s. 1439. 8 Aynı yönde bkz. Akkayan Yıldırım, s. 189. 9 Bkz. Mehmet Erdem, “TBK m. 146”, İstanbul Şerhi Türk Borçlar Kanunu Cilt 2, 3, ed. Turgut Öz vd., 3. Bası, Vedat, İstanbul 2019, N 23-27. 10 Bu konudaki tartışma ve farklı görüşler için bkz. Erdem, N 14. 11 Kılıçoğlu, s. 1135; Eren, s. 937.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1