349 TBB Dergisi 2024 (170) Özge HANCI nin lafzı ile amacı birbiriyle çatışma halindedir55 ancak düzenlemedeki bu tercihin bilinçli olduğu gerekçesiyle gerçek olmayan bir kanun boşluğunun bulunduğu düşünülebilmektedir.56 TBK Tasarısı’nda yirmi yıl olarak öngörülen mutlak zamanaşımı süresinin on yıla düşürülmesinin gerekçesi Adalet Komisyonu’nun raporunda haksız fiilin işlendiği anın zararın meydana geldiği an olduğu ve dolayısıyla sürenin uzatılmasına ihtiyaç bulunmadığı biçiminde açıklanmıştır.57 Ancak TBK Tasarısı’nın gerekçesinde mülga yasadaki hükmün zamanaşımı süresinin zararın gerçekleşmesi anından itibaren başlayacağı yönünde yoruma sebep olduğu, bu yoruma engel olmak üzere maddede ifade değişikliğine gidildiği ve zarardan bağımsız olarak fiilin işlendiği anın esas alındığı belirtilmektedir.58 Bu bakımdan yasama faaliyeti bir bütün olarak gözden geçirildiğinde yasa hükmüyle gerekçesi ve komisyon raporu arasında bir çelişki meydana gelmiştir. Depremde yıkılan yapılar sebebiyle mülga BK döneminde açılan davalarda Yargıtay tarafından fiilin (kötü yapım) işlenmesi yerine depremin gerçekleştiği tarihin yani zararın meydana geldiği ya da objektif olarak tespit edilebildiği tarihin zamanaşımının işlemeye başlaması için esas alınması59 yüksek yargının hükümdeki boşluğu gerçek boşluk 55 Krş. Günergök, s. 137. 56 Eren, uzun zamanaşımı süresinin fiilin işlenmesinden itibaren işlemesi sebebiyle tazminat davasının açılamadığı halleri açıklarken bu düzenlemenin zarar gören açısından tatmin edici olmadığını belirtir. Bkz. Eren, s. 940-941. Öğretide genel olarak bu yaklaşımın hâkim olduğu yönünde bkz. Havutçu, s. 584 vd.; Günergök, s. 134-136. Aksi yönde bkz. Veysel Başpınar ve Mehmet Altunkaya, “Depremden Doğan Zararların Tazmininde Zamanaşımının Başlaması ve Süresi”, AÜHFD, C. 57, S. 1, 2008, s. 118 vd. 57 Bkz. Alpaslan Akartepe, “Türk Borçlar Kanunu’nun Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri Alanında Getirdiği Yenilikler ve Değişiklikler”. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, S. 1-2, 2012, s. 180-181. 58 Bkz. Akartepe, s. 182; Savaş, s. 127-128, 140. 59 Y. HGK E. 2003/4-400 K. 2003/393 T. 04.06.2003; Y. 4. HD E. 2003/4407 K. 2003/5412 T. 28.04.2003; Y. 4. HD E. 2004/2110 K. 2004/8595 T. 30.06.2004, www. legalbank.net Erişim Tarihi: 18.03.2023: “Yasalarda öngörülen zamanaşımı sürelerinin işlemeye başlayabilmesi için öncelikle o hakkın istenebilir bir duruma gelmiş olması gerekir. … Buna göre hukuka aykırı eylemin varlığına karşın, zarar gerçekleşmemişse, zamanaşımı süresinin başlaması söz konusu olamaz.” Ayrıca bkz. Havutçu, s. 580; Tütüncü, s. 180 vd. İş göremezlik sebebiyle açılan davalarda da Yargıtay’ın on yıllık zamanaşımı süresinin eylem anında değil iş göremezlik oranının oluştuğu anda işlemeye başlayacağını kabul ettiği, bunun zarar
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1