351 TBB Dergisi 2024 (170) Özge HANCI DCFR İlkelerinin III.-7:203 maddesine göre genel zamanaşımı süresi borçlunun ifayı gerçekleştirmesi gereken zamandan itibaren veya tazminat talep hakkını veren eylemin gerçekleştiği andan itibaren işler. Borçlunun bir şeyi yapma veya yapmaktan kaçınma konusunda devam eden bir yükümlülük altında olduğu hallerde genel zamanaşımı süresi yükümlülüğün her ihlalinde işlemeye başlar. Alman Medeni Kanunu’nun § 199 paragrafına göre (üç yıllık) olağan zamanaşımı süresi talep hakkının doğduğu ve alacaklının talep hakkını doğumuna yol açan koşulları ve borçlunun (sorumlunun) kim olduğunu öğrendiği veya dikkat gösterseydi öğrenebileceği andan itibaren işlemeye başlar. Böylece kısa zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı an açısından öğrenme anı yeterli sayılmayarak talep hakkının doğmuş olması ayrıca ve özellikle belirtilmiştir. Aynı paragrafın ikinci ve üçüncü fıkralarına göre otuz yıllık zamanaşımı süresi fiilin işlenmesinden, yükümlülük ihlalinden veya zarara yol açan diğer olaylardan itibaren işlemeye başlarken on yıllık zamanaşımı süresi öğrenme durumu dikkate alınmaksızın talep hakkının doğumundan itibaren işlemeye başlar. İsviçre Borçlar Kanunu’nun haksız fiilden doğan tazminat taleplerine ilişkin olarak 60. maddesine göre maddi veya manevi tazminat talebine ilişkin kısa zamanaşımı süresi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesinden itibaren, uzun zamanaşımı süresi ise zarara yol açan davranışın gerçekleştiği veya sona erdiği günden itibaren işlemeye başlar.66 Ayrıca İsviçre Borçlar Kanunu’nda sözleşmeye dayanan tazminat taleplerine ilişkin zamanaşımı süresine ilişkin hükümlere 01.01.2020’de yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle 128a maddesi eklenmiş ve bu hükümde ölüm ve yaralanmaya yol açan sözleşmeye aykırılık hallerinde tazminat talebinin zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren üç yıl, her durumda zarara rine mutlak zamanaşımının tümüyle kaldırılıp kaldırılamayacağının tartışılması gerektiği belirtilmiştir. Bkz. Corinne Widmer Lüchinger, “Verjährung und Asbest – ein unheilvolles Junktim”, Neue Zürcher Zeitung, 06.05.2015, s. 21. 66 01.01.2020’de yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle kişi zararları bakımından zamanaşımı süresi yirmi yıla çıkarılmış olsa da mutlak zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı an değiştirilmediği için söz konusu yirmi yıllık sürenin de kişi zararlarında yetersiz kalabileceği belirtilerek söz konusu düzenleme eleştirilmiştir. Bkz. Däppen, Art. 60 N 10b.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1