403 TBB Dergisi 2024 (170) Şaban Cankat TAŞKIN heli veya sanığa susma hakkı da dahil olmak üzere hiçbir teminat tanımayan, hatta şüpheli veya sanıktan beyan alabilmek için işkenceyi dahi uygun gören, ancak yargıçların da hata yapma olasılığı yüksek olan bir sistemdi.89 Şüpheli ve sanığın ifade vermeye zorlanması Avrupa’da 18’inci yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Bu uygulamanın 1749 yılında dahi Avrupa’da uygulandığını gösteren en ilgi çekici örnek Papa’nın fetvasıdır. Papa, fetvasında sanıkların suçlarını ikrar etmemelerinin büyük günah olduğunu ifade ederek susma hakkının kullanılmasını engellemeye çalışmıştır.90 Hatta 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar, sanıktan elde edilen itirafların ne şekilde elde edildiğine çoğu kez dikkat edilmeden mahkumiyete karar verildiği ve hüküm için asıl dayanak olarak gösterildiği görülmektedir.91 Avrupa’da Aydınlanma Çağı’nın etkisiyle gelişen özgürlükçü fikirler neticesinde, yaşanan Fransız İhtilali’nin sonucunda işkence ve bu yolla beyan elde edilmesi tamamen yasaklanmıştır. İşkencenin ve bu yolla beyan elde edilmesinin yasaklanmasında Voltaire, Montesquieu92 ve Beccaria93 gibi aydınların rolü ve eleştirileri önemlidir. Nitekim bu dönemde Voltaire ve Beccaria gibi düşünürlerin de etkisiyle 1754-1756 yılları arasında önce Prusya Kralı II. Frederick Prusya’da; ardından II. Catherine Rusya’da işkenceyi ve işkence yoluyla sanıktan beyan alınmasını yasaklamıştır. Hatta II. Catherine, 89 Nurullah Kunter/Feridun Yenisey, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı Beta Yayınları, İstanbul 2000, s. 59. 90 Granfield, s. 412; İtişgen, s. 74. 91 Aydın, s. 54. 92 “Doğuda yaşayanlar, kadınları, iğrenç bir işkence için eğitilmiş fillerin önüne yatırmak suretiyle, kanunu kanunla mı bozmak istemişlerdi acaba? Romalılar eski bir gelenek gereğince, erginlik çağına gelmeyen kızları ölüm cezasına çarptırmazlardı.; Tiberius buna da bir çare bulmuş, genç kızları işkenceye göndermeden önce celladın koynuna attırmıştı…” Montesquieu, Kanunların Ruhu Üzerine-I, (Çeviri: Fehmi Baldaş), 2. Baskı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul 1998, s. 286. 93 “İşkencenin bizzat kendisi, onun mağdurları olan kimselerde gerçek bir aşağılanmaya/onursuzluğa yol açmaktadır. O halde, bu yöntemle yine de olsa olsa ancak aşağılanmışlık/onursuzluk daha da çoğaltılarak aşağılanmışlığa/ onursuzluğa son verilecek demektir. Oysa onursuzluğun/aşağılanmışlığın yeni bir onursuzlukla/aşağılanmışlıkla silindiği yolundaki inanç saçmadır.” (Beccaria, s. 88). “İşkence İsveç’te kaldırılmıştır. Avrupa’nın en akıllı, en bilge hükümdarları tarafından da kaldırılmıştır.” (Beccaria, s. 91).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1