Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

407 TBB Dergisi 2024 (170) Şaban Cankat TAŞKIN da uygun olması geçerli sayılması için aranan koşullar arasındaydı. Keza ceza muhakemesi hukukunda kölelerin ikrarı da geçerli sayılırdı.110 Sanığın, kul hakkına ilişkin davalar haricinde, Allah hakkına karşı işlenen davalar da dahil olmak üzere, muhakemenin her aşamasında hatta cezanın infazına kadar ikrarından dönebilmesi mümkündü.111 Eğer sanık ikrarından dönmüşse, ikrara ilişkin önceki beyanının ceza muhakemesinde delil olarak kullanılabilmesi mümkün olamazdı.112 Ayrıca ikrarın serbest ve özgür iradeye dayanılarak verilmesi koşulu gereğince, işkence veya kötü muamele ile alınan ikrarın hukuka aykırı olduğu ve bu durumun ikrar delilinin sıhhatini etkileyeceği kabul edilirdi.113 O nedenle de hukuka aykırı yolla elde edilen delillerin ceza muhakemesinde kullanılamaması Osmanlı ceza muhakemesi hukukunda da kabul edilmişti.114 Sanığın yemin edebilmesi veya sanığa yemin teklif edilebilmesi de bazı koşullara bağlanmıştı. Buna göre yemin teklif edilebilmesi veya sanığın yemin edebilmesi için yürümekte olan (derdest) bir davanın bulunması, sanığın hakkındaki suçlamaları inkâr etmesi, iddia sahibinin yemin dışında başka bir delille iddiasını ispatlayamaması, yeminin kadı huzurunda yapılması, yeminin bizzat sanık tarafından verilmesi, davanın konusu itibarıyla yemin verilmeye elverişli olması (Allah haklarına ilişkin davalardan olmaması) koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekirdi.115 Osmanlı ceza muhakemesi hukukunda (bilhassa Tanzimat sonrası dönemde) özellikle kovuşturmaya sözlü muhakeme ilkesi egemen olduğu için, susma hakkının tanındığı ve uygulandığı görülmektedir. Uygulaması), Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul 2015, s.166. (Bayındır, Muhakeme). 110 Kurtoğlu, s. 20. 111 Kul hakkına ilişkin davalarda ise, karşı tarafın da hakkı olduğu düşünülerek ikrardan dönülmesine izin verilmezdi. Kurtoğlu, s. 24. 112 Vatansever, s. 199. 113 Ne var ki Osmanlı ceza muhakemesinde bazı durumlarda işkence veya kötü muamele yoluyla delil ya da beyan elde edildiği de görülmüştür. Çalışmamızın ilerleyen paragraflarında bu konuya değinilmiştir. 114 Vatansever, s. 200, 319. 115 , s. 93, 94; Bayındır, s. 229-234.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1