Türkiye Barolar Birliği Dergisi 170.Sayı

413 TBB Dergisi 2024 (170) Şaban Cankat TAŞKIN Tanzimat Fermanı’nın hukuki sorunları yeterince çözemediğinin anlaşılması üzerine 18 Şubat 1856’da Sultan Abdülmecid tarafından Islahat Fermanı ilan edilmiştir.149 Her iki fermân da susma hakkını ve hiç kimsenin kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaması ilkesini açıkça düzenlememiştir. Ancak her iki fermanda da ifade ve sorgu işlemleri sırasında işkence, eziyet, kötü muamele uygulanamayacağı düzenlenmiş; buna aykırı emir verenlerin cezalandırılacağı ifade edilmiştir.150 Bu düzenlemeler dahi, kısmen de olsa kişi hak ve özgürlüklerinin tanınması, işkence ve kötü muamelenin yasaklanması, susma ve aleyhine delil göstermeye zorlanamama hakkına doğru evrilme bakımından önemli bir aşamadır. Osmanlı Devleti’nin ilk (ve tek) Anayasası olarak da nitelendirilebilecek olan151 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî’nin152 26’ncı maddesinde 149 Gökcen, s.20. Ancak Islahat Fermanı’nın ilan edilmesindeki asıl etken, Tanzimât Fermânı’ndaki hak ve özgürlüklerin yetersizliği değil, o dönemde yapılması düşünülen değişiklikleri, karara bağlayacak eyalet temsilcilerinden oluşan meclisin kurulamamış olmasıdır. (Recai Galip Okandan, Umumî Âmme Hukuku, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1976, s.313). 150 Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Bursa 2000, s. 16, 21. Islahat Fermanı’nın 23’üncü maddesinde işkence, eziyet ve kötü muamelenin cezalandırılacağı açıkça şöyle ifade edilmiştir: “ve hukûk-ı insâniye-yi hukûk-ı adalet ile tevfik etmek için mazanne-i su’ olanları veyahûd tedibât-ı cezâiyyeye müstehak bulunanları haps ve tevkiflerine mahsûs olan kâffe-i mahbes ve mahal-i sairede usûlü hapsiyenin mümkün mertebe müddet-i kalile zarfında ıslâhına mubaşeret olunması ve her halde hapishanelerde bile cânib-i saltanat-ı seniyyemden vazı kılanan nizâmât-ı inzibatiyeye muvâfık olan muamelattan maada hiçbir gûna mücâzât- ı cismaniye ve eziyet ve işkenceye müşâbih kâffe-i muamele dahi kâmilen lağv ve iptal kılınması ve bunun hilafında vuku bulacak hareket şediden men ve zecr olunacağından maada bunun icrâsını emreden memûrîn ile bilfiil icrâ eyliyen kesânın dahi ceza kanunnamesi iktizasınca tekdir ve tedip olunması” Bu madde ile cezaevleri ve diğer adlî kurumlarda hızlı ıslahat sürecine girilmesi, bedenî cezaların devlet tarafından yapılacak düzenlemelerle karar altına alınarak keyfî uygulamaların önüne geçilmesi, işkencenin kesin bir şekilde yasaklanması, bu konularda koyulacak kurallara uymayanların cezalandırılması karar altına alınmıştır.” (Musa Gümüş, “Anayasal Meşrûtî Yönetime Medhal: 1856 Islahat Fermanı’nın Tam Metin İncelemesi”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 2008, S: 47, s.225,226); Vatansever, s. 324. 151 Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1998, s. 134. 152 “Kanun-u Esasî”nin doğru yazılışı aslında “Kanun-ı Esasî”dir. Farsça sıfat tamlamalarındaki iki kelimenin arasına giren işaret Türkçe’ye –i veya –ı sesiyle akta-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1