Türkiye Barolar Birliği Dergisi 171.Sayı

145 TBB Dergisi 2024 (171) Mesut KÖKSOY yapan üçüncü kişinin tahkim yargılamasında hakemlik yapmasına engel yoktur.125 Nitekim, Türkiye Arabulucular Etik Kuralları m. 4/6’ya göre, “Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, avukat olarak görev üstlenemez. Ancak, taraflar açık ve yazılı onayları ile birlikte talep ederlerse, açılan tahkim yargılamasında hakemlik yapabilir”. O hâlde tarafların açıkça rıza göstermiş olmaları hâlinde üçüncü kişinin hakemlik yapması mümkün olduğundan hakemin reddi söz konusu olamaz. Hâkimin yasaklılığı hâlleri hakemler bakımından da geçerli olmakla birlikte, bu durumun taraflarca bilinmemesi sebebiyle hakemin reddinin istenemediği ve hakem tarafından karar verilmesi durumunda, verilen kararın hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağının değerlendirilmesi gerekir. Yasaklı hâkimin görevden çekinmeyip davaya devam etmesi halinde HMK’nın 43’üncü maddesi uyarınca istinaf, 44’üncü maddesi uyarınca ise temyiz yoluna başvurulabilir. Hakem kararlarına karşı ise istinaf ve temyiz yolu açık olmayıp HMK’nın 439’uncu maddesi uyarınca tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde iptal davası açılabilir. Hakem kararlarına karşı iptal davası ancak Kanun’da öngörülen sebeplere dayanılarak açılabilir. Yasaklılık hâllerinin bulunmasına rağmen hakemin yargılama yapıp karar vermiş olması ise iptal sebepleri arasında yer almaz. Ancak yasaklılık hâllerinin mevcut olduğunun hakem tarafından taraflara açıklanmamış olması, hakem sözleşmesinin hile ile sakatlanmış olması sonucunu doğurur ve HMK m. 439/II hükmü kapsamında iptal sebebi sayılarak iptal davası açılabilir.126 II. HAKEMIN REDDI USULÜ Taraflar, hakemin reddi usulünü serbestçe kararlaştırabilirler (HMK m. 418/I).127 Bu durum, tahkim yargılamasında taraf iradesine üstünlük tanınmasının bir sonucudur.128 Hakemin reddi usulünün taraflarca serbestçe kararlaştırılabilecek olması, tarafların sınırsız bir ser125 Özbek, Hakemin Reddi, s. 73. 126 Umar, s. 1209. 127 Aynı hüküm Alman Medeni Usul Kanunu’nda da yer almaktadır (ZPO Art. 1037, Abs. 1). Uygulamada tarafların bu yönde anlaşma yaptıkları sık karşılaşılan bir durum değildir (Weber-Stecher, Art. 367, N. 10; Balkar Bozkurt, s. 287; Yeşilova, s. 611). 128 Gasser/Rickli, s. 336; Sutter-somm/Seiler, Art. 369, N. 1; Gabriel/Buhr, Art. 369, N. 6; Kröll, s. 196; Wieczorek/Schütze, s. 468; Özbek, Tahkim, s. 1022.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1