Türkiye Barolar Birliği Dergisi 171.Sayı

244 Psikolojik Bozuklukların Tedavisinde Aydınlatılmış Onam Bir kişi hasta olarak bir ruh sağlığı merkezine aydınlatılmış onamı olmadan kabul edilebilir, hâlihazırda gönüllü hasta olarak kabul edilmiş olan bir ruh sağlığı merkezinde istem dışı hasta olarak alıkonulabilir. Ancak kanunen bu amaçla yetkilendirilmiş bir ruh sağlığı uzmanın hastayla ilgili bazı kriterleri belirlemiş olması beklenmektedir. Bu kriterler: Akıl hastalığı nedeniyle, kendisine veya diğer kişilere ciddi anlamda, doğrudan veya bir zarar verme ihtimalinin olması, akıl hastalığı ağır olan ve muhakemesi zayıf olan bir kişinin sağlık tesisine kabul edilmemesi durumunda, bu kişinin durumunda ciddi bir bozulmaya yol açabileceği durumlar olarak gösterilmiştir. Ayrıca, bir ruh sağlığı merkezi, aydınlatılmış onamı olmayan hastaları, yalnızca tesisin iç hukukta belirtilen yetkili bir makam tarafından görevlendirilmesi durumunda kabul edebileceği de belirtilmektedir.83 BM 46/119 sayılı Genel Kurul Kararı’nın 17’inci maddesinde ise aydınlatılmış onamı olmadan olarak yatırılan hastanın sağlık tesisindeki sürecinin devamını ya da ayrılmasını gerektiren hususlar, hastanın tahliye istemi, mahkemeye başvuru, itiraz yolu ve bunların incelenme ve karara bağlanması gibi hususlardan bahsedilmektedir. Ayırt etme gücü 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) Birinci Kitabı olan Kişiler Hukuku kısmı 13’üncü maddesinde şu şekilde tanımlanmaktadır: “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” Ayırt etme gücü kişinin psikolojik bir rahatsızlığa sahip olması durumunda ayrıca değerlendirilmesi, kişinin kendisi ile ilgili kararları verip veremeyeceği konusunda bir sonuca ulaşılması bakımından önem taşıyan bir kavram olarak görülmektedir. Burada kritik nokta, kişideki hastalığın ya da içinde bulunduğu psikolojik durumun ayırt etme gücü ya da kapasitesini ne derecede etkilediği ve engellediğidir. TCK 32’nci maddesinde de akıl hastalığı ile ilgili hükümler yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında “Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güven83 BM 46/119 sayılı Genel Kurul Kararı, 16’ncı madde.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1