Türkiye Barolar Birliği Dergisi 171.Sayı

268 Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) Hukuki Durumu ve Kahramanmaraş Depremi Sonucunda Ortaya Çıkan Güncel Gelişmeler maddesinin satım veya mal değişimi sözleşmelerine uygulanabilmesi için, tarafların alıcı ya da satıcı sıfatına sahip olması yetmez, ayrıca tacir sıfatına da sahip olmaları gerekir. Keza, taşıma sözleşmesinin yüklenicisi taşıyıcı/taşıyan olarak adlandırılmaktadır. Hem Türk Ticaret Kanunu’nda hem de Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda, taşıma sözleşmesinin yüklenicisi için “taşıyıcı” sıfatı kullanılmaktadır. Kişinin bu taşıyıcı sıfatına bakılarak, yapılan taşıma sözleşmesine hangi hükümlerin uygulanacağı tespit edilemez. Ayrıca, taşımanın hangi araçla yapıldığını da tespit etmek gerekir. Taşıma karada yapılmışsa Türk Ticaret Kanunu hükümleri, havayolu ile yapılmışsa Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Gemi kira sözleşmesine Türk Ticaret Kanunu’nun 1119. maddesi ve devamı hükümleri uygulanırken, diğer kira sözleşmelerine Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesi ve devamı hükümleri uygulanacaktır. Oysa, her iki kanun da kiracı ve kiraya veren sözcüklerini kullanmıştır. Başka bir ifadeyle bir sözleşmenin, sigorta sözleşmesi ya da taşıma sözleşmesi veya kira sözleşmesi olarak ifade edilebilmesi için hepsine aynı kanun hükümlerinin uygulanması gerekli ve zorunlu değildir. DASK ve TARSİM’in yaptığı sözleşmelerin sigorta sözleşmesi olarak adlandırılması, onlara Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucunu doğurmaz, bunlara uygulanacak hükümler farklı olabilir. Sonuç olarak, bilgisayar programının verdiği kolaylıktan yararlanarak, metinden sözcük taratarak bir karara gerekçe oluşturmak, yani kanunun sözleşmelerin tarafları için kullandığı sözcüklere bakarak hangi hükümlerin uygulanacağını tespit etmek kişiyi yanıltıcı sonuçlara ulaştırır. Ayrıca, bu durum herkesin günümüzde sıklıkla yaptığı, (“Google’lamak”) arama motorlarından hastalığına ya da hukuki sorununa çare aramaya benzemektedir. Bu gerekçeye ya da yönteme dayanarak karar vermek, ancak hukuktan nasibini almamışlar için söz konusu olabilir. İkinci olarak, Güvence Hesabı sigorta teminatı veren veya sigorta sözleşmesi akdeden bir sigorta şirketi ya da kuruluşu/kurumu değildir. Güvence Hesabını, DASK ile kıyaslamak çok sığ bir sigorta hukuku bilgisinin göstergesinden başka bir şey değildir. Kaldı ki, mevcut hükümlere göre, Güvence Hesabı’nın tüzel kişiliği hukuken sakattır. Çünkü, Güvence Hesabına tüzel kişilik bir yönetmelik ile verilmiştir. Oysa, Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca “Kamu tü-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1