Türkiye Barolar Birliği Dergisi 171.Sayı

335 TBB Dergisi 2024 (171) Buğra FINDIKLI anlasılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tuzel kisiligi olmayan tesekkulu idare edenlerin sahsi mal varlıklarından bu Kanun hukumlerine gore tahsil edilir. Bu madde hukmu, yabancı sahıs veya kurumların Turkiye’deki mumessilleri hakkında da uygulanır. Tuzel kisilerin tasfiye haline girmis veya tasfiye edilmis olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giris tarihinden onceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, tesekkulu idare edenler veya mumessiller, bu madde geregince odedikleri tutarlar icin asıl amme borclusuna rucu edebilirler”. Bunu takiben, 04.06.2008 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı Kanun ile mezkûr madde metnine iki ek fıkra eklenmiş; amme borcunun doğduğu zaman ile tahsil edildiği zamanda görev yapan kanuni temsilcilerinin müteselsil sorumlu olacağını öngören 5. fıkra ve aynı alacak için hem 213 sayılı VUK hükümlerinin hem de 6183 sayılı Kanun’un hükümlerinin uygulanmasını öngören 6. fıkra hükmü Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla iptal edilmiştir.48 3. Ara Sonuç Şu halde, limited şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerinin amme borcundan doğan sorumluluklarını dayanak kanun bağlamında karşılaştırdığımızda, ortakların amme borcundan sorumluluğu 48 “…Kanun koyucu, amme alacağını güvenceye almak bakımından sorumluluğun yaygınlaştırılması yoluna gidebileceği gibi müteselsil sorumluluk da öngörebilir. Ancak amme alacağının doğduğu veya ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilcilerin farklı kişiler olabileceği gerçeği göz önüne alındığında, kural ile getirilen düzenleme vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren kanuni temsilcilerin, sonradan kendilerinin görevde olmadığı ve müdahale şanslarının bulunmadığı bir dönemde gerçekleşen bir eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları sonucunu doğurmaktadır…anılan kural (5. fıkra) Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir… 213 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, kanuni temsilcilerin sorumluluklarına ilişkin hükümlerin düzenlenmiş olması, bu Kanun kapsamındaki amme alacaklarının takibinin itiraz konusu kurala göre yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Dolayısıyla itiraz konusu kural nedeniyle, 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacakları da dâhil olmak üzere tüm amme alacakları için takip yapılması mümkündür. Bu durumda her iki kanunun aynı maddi olaya uygulanabilmesi nedeniyle, iki ayrı kanuni düzenlemeden hangisinin uygulanacağı konusunda belirsizlik oluşmaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kural (6. fıkra) hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır…” Bkz. AYM, E.2014/144, K.2015/29, 19.03.2015 https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2015/29?EsasNo=2014%2F144 E.T: 20.03.2024.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1