91 TBB Dergisi 2024 (172) Cengiz Topel ÇİFTCİOĞLU evli kadının rızasına dayanılarak on haftaya kadar olan gebeliğin sonlandırılması durumunda bu suçun oluşmayacağı sonucuna varmak gerekir.113 Burada, rızayı açıklamaya yetkili olan kadının TMK bakımından fiil ehliyetine sahip olup olmadığının bir önemi bulunmamaktadır.114 Zira burada, kadının anlama yeteneği önemli olduğu için her somut olay bakımından kadının gebeliği sonlandırmanın anlamını ve önemini algılayabilme yetisine sahip olup olmadığının araştırılması gerekir.115 Bunun için, mağdurun belirli bir yaşa ulaşmış olması şartı aranmaz.116 Ancak bu niteliğe sahip olmayan küçükler bakımından küçüğün rızası ve velinin izni aranırken, vesayet altında bulunan kişiler bakımından ise vasinin rızası ile birlikte vesayet makamı olarak Sulh Hakiminin izni aranmaktadır. Gebe kadının temyiz kudretinin yerinde olmaması halinde ise velisi ya da vasisinin gebeliğin sonlandırılması hususunda vereceği rıza, tıbbi kurallara ve kanuni hükümlere uygun olması halinde geçerli sayılabilir. Buna karşın, temyiz kudretine sahip küçüğün ya da vesayet altında bulunan kişinin rızasının bulunması durumunda velisi ya da vasisi gebeliğin sonlandırılmasına rıza göstermese dahi temyiz kudreti bulunan küçüğün ya da vesayet altında bulunan kişinin diğer kanuni şartlar bulunmak kaydıyla verdiği rıza 113 Ancak, gebeliğin sonlandırılması konusunda babanın rızasının bulunmaması halinde NPHK’nın 8/2. maddesi uyarınca gebeliği sonlandırma işlemini yapan hekim, idari para cezasıyla cezalandırılır. 114 Y 9. CD, T.10.01.2023, E.2021/12700, K.2023/74 sayılı kararında, “(...) Mağdurenin yaşı nüfus kayıtlarına göre 01.12.1995 olarak görünmekle birlikte, Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre, katılan 2012 yılında 18 yaşını doldurmuştur. Dolayısıyla kürtajın yapıldığı tarih itibariyle reşittir. Bu durumda sanıkların eylemlerinin suç olarak nitelenebilmesi için geriye kalan ihtimaller, katılanın rızası olmaksızın zorla kürtaj yapılması veya katılanın rızası olmakla beraber on haftadan daha fazla olan gebeliğin sonlandırılmış olması ihtimalleridir. Yapılan kürtaj işlemi ile sonlanan gebeliğin süresini tespit etme imkânı bulunmamaktadır. Nitekim Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan raporda, katılanın geçmiş tarihte kürtaj olup olmadığı hususunun dahi belirlenemeyeceği belirtilmiş olup, bu durumda gebeliğin kaçıncı haftada sonlandığını belirlemek zaten olanak dışıdır. (...) mağdurenin suç tarihinde kayden 16 yaşını doldurduğu, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarını bizzat kullanabileceği, çocuk aldırma eyleminin de şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu ve bu sebeple mahkeme gerekçesinin yerinde olduğunu” belirterek mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığına hükmetmiştir (www.uyap.gov.tr). 115 Burada, rızanın geçerli olabilmesi için müdahalenin sonuçları bakımından gebe kadının aydınlatılmış olması gerekir (Hasta Hakları Yönetmeliği m.22/1). 116 Keskin Kiziroğlu, s.174, Dönmez, s.118.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1