277 TBB Dergisi 2024 (172) Setenay BAYTEMİR TARHAN zanca ve zarara katılma payları hususundaki anlaşmanın makul ve adil olması anlamına gelmemekteydi. Benzer şekilde, societas’ın geçerliliği, societas’a sunulan katkı ile societas’tan elde edilen kazancın eş değerde olması şartına bağlı değildi. Sözleşmenin iyiniyet kurallarına tâbi olması, taraflar arasındaki paylar hususundaki anlaşmanın üstünlüğünü ifade etmekteydi. Bu nedenle taraflar arasında kazancın ve zararın paylaşılması hususunda anlaşma mevcut değilse, söz konusu paylaşımın eşit olması gerektiği fikri kabul görmüştü. Benzer şekilde, taraflar bir ortağın kazancın üçte ikisine, diğerinin üçte birine katılacağını kararlaştırabilirdi. Aynı gerekçeyle bir ortağın zarara katlanmadan sadece kazançtan pay alabilmesi kabul edilmekteydi.36 Roma hukukunda bir ortağın zarara katılmadan yalnızca kazanca katılabileceği yönündeki ilke, çağdaş hukukumuzda ortaklığa yalnızca emeğini getirmiş ortak açısından geçerlidir. Gerçekten, TBK m. 623/ III hükmünce, bir ortağın zarara katılmaksızın sadece kazanca katılacağına ilişkin anlaşmanın, ancak katılma payı olarak emeğini getiren ortak bakımından geçerli olacağı kabul edilmektedir. Bu bakımdan çağdaş hukukumuzda Servius Sulpicius’un görüşünün bir ölçüde kabul gördüğünü söylemek yanlış olmaz. E. Kazanca ve Zarara Katılımın Hakem Tarafından Belirlenmesi Societas’ta kazanca ve zarara katılım payının hakem tarafından belirlenebilmesi taraflarca kararlaştırılabilmekteydi.37 Bu hususta Proculus’a ait metni incelemek gerekirse: edam bonae fidei sunt, quaedam stricti iuris. Bonae fidei sunt hae: ex empto vendito, locato conducto, negotiorum gestorum, mandati, depositi, pro socio, tutelae, commodati, pigneraticia, familiae erciscundae, communi dividundo, praescriptis verbis, quae de aestimato proponitur, et ea, quae ex permutatione competit, et hereditatis petitio. (…)” Bundan başka, bazı davalar iyiniyet (bona fides) ve bazıları dar hukuk (strictum ius) davalarıdır. İyiniyet davaları şunlardır: satış, locatio conductio, vekâletsiz iş görme, vekâlet, saklama, societas, vesayet, kullanım ödüncü, rehin, tereke paylaşımı, ortak mal paylaşımı, mirasa ilişkin istihkak davaları ile aestimatum’dan ve mal değişiminden doğan praescriptis verbis davası. (…). 36 Zimmermann, Obligation, s. 457-458. 37 Stein, Peter, “Roman Arbitration: An English Perspective”, Israel Law Review, C: 29, No: 1-2, 1995, s. 215-227; Buckland, Text-Book, s. 508; Gönenç, Societas, s. 65-66; İpek Sevda Söğüt, Roma Hukukunda Tahkim, İstanbul, XII Levha, 2011, s. 29.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1