Türkiye Barolar Birliği Dergisi 172.Sayı

318 Kamu İhale Kanunu Uyarınca Verilen İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararlarının Yargısal Denetimi ka teminat mektubunun irat kaydedildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesi, yoksun kalınan maddi zararın ve haksız uygulamalar nedeniyle oluşan manevi zararın tazmini istemli dava açmıştır. İdare mahkemesi tarafından davacının farklı hukuki sebeplere dayanan, farklı mahkemelerin yetkisinde bulunan ve farklı idarelerin husumetiyle görülmesi gereken tazminat istemlerini karşılar şekilde; davanın irat kaydedilen banka teminat mektubunun ödenmesi yönünden incelenmesinde, yüklenici şirketin ihalelere katılmaktan yasaklı olmadığı ancak başvuru sahibine ait teklif mektubunu vekaleten imzalayan şahıs hakkında kamu davası açıldığı için ihalelere katılmaktan yasaklı olduğu, ihaleye katılması yasak olanların başka bir gerçek veya tüzel kişiyi vekil olarak temsil etmeleri durumunda kendileri için yapılacak olan işlemlerin, bu kişilerin vekil olarak temsil ettiği şirketler hakkında da uygulanacağı hususunda 4734 sayılı Kanun’da bir hükme yer verilmediği, ihaleye katılması yasak olmayan bir sermaye şirketinin 4734 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinde belirtilen yasak fiil veya davranışlarda bulunduğundan bahsedilmesi mümkün olmadığından, yüklenicinin teminat mektubunun anılan Kanunun 11’inci maddesi uyarınca irat kaydedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının banka teminat mektubunun irat kaydedildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte iade edilmesi gerektiği, uyuşmazlık konusu olayda 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca yasal faiz uygulanması gerektiği, davacının maddi tazminat istemi yönünden ise; maddi tazminata hükmedilmesinde meydana gelen zararın idarenin eylem ve işleminden doğmasının yanı sıra, bu zararın kesin ve gerçekleşmiş bulunması gerektiği, olayda ise, yüklenici tarafından, hukuka aykırı şekilde ihale dışı bırakıldığının mahkeme kararı ile tespit edildiğinden bahisle yoksun kaldığı karın faizi ile birlikte ödenmesi istenilmişse de ortada gerçekleşmiş bulunan bir zararın olmadığı, varsayıma dayalı olarak talep edilen maddi tazminat isteminin kabul olanağının bulunmadığı, yüklenicinin manevi tazminat istemi yönünden; hukuka aykırı tesis edilen işlem nedeniyle yükleniciye takdir edilen tazminatın dava tarihinden itibaren verilmesi gerektiği fazlaya ilişkin taleplerin ise reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Danıştay 13. Dairesi tarafından davacının farklı hukuki sebeplere dayanan, farklı mahkemelerin yetkisinde bulunan ve farklı idarelerin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1