Türkiye Barolar Birliği Dergisi 172.Sayı

330 Soykırım Sözleşmesinin Gazze’de Uygulanması Davasında Uluslararası Adalet Divanı’nın İhtiyati Tedbir Kararı yoktur. Filistin meselesinde İsrail tarafı uluslararası hukuku manipüle ederek veya tamamen devre dışı bırakarak kendi iradesini zorla dayattığından3 ve bu siyasetinde şimdiye kadar kendi açısından başarılı olduğundan tabiatıyla hukuki-kazai çözümleri dışlamaktadır. Teorik olarak, Filistin meselesinde temel hukuki meseleleri değerlendirebilecek uluslararası mahkemeler, UAD ve Uluslararası Ceza Mahkemesidir (UCM). İsrail UCM Statüsüne taraf değildir; BM üyesi olarak UAD Statüsüne taraftır fakat Divanın yargı yetkisini kabul ettiğine dair beyanda bulunmamıştır.4 Filistin Devleti UCM’yi kuran Roma Statüsüne taraf olarak kabul edilmiştir, fakat BM üyesi olmadığından UAD Statüsüne taraf değildir. Fakat bunlar devletlerin yargı yolunu işletmelerinin önünde mutlak engel teşkil etmez; diledikleri takdirde yargı mekanizmalarını harekete geçirecek usuller bulunmaktadır. Bununla birlikte Mayıs 1948’de kurulduğu tarihten bugüne işgalci politikalar uygulayan, Filistinli Arapların uluslararası hukukça tanınan ve başta BM olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından teyit edilen devlet kurma hakkını teslim etmeyen, Filistin halkının en temel insan haklarını hiçe sayan, uluslararası insancıl hukuk kurallarını açıkça ihlal etmekten çekinmeyen, kısaca ABD ve Batılı devletlerin kayıtsız şartsız desteğiyle ve sahip olduğu askeri üstünlükle adeta kendisini hukuktan muaf görerek tek taraflı kararlarla istediklerini dayatan İsrail’in bağımsız ve tarafsız bir organın (mahkeme) müdahil olmasına muvafakat vermeyeceği de açıktır. Dolayısıyla Filistin meselesi ne genel olarak ne de işgal edilmiş topraklarda Yahudi yerleşim yerleri kurulması, Gazze’nin kara ve denizden abluka altında tutulması, Kudüs’ün İsrail’in başşehri ilan edilmesi gibi özel yönleriyle İsrail’in tutumu sebebiyle muhakeme edilebilir görünmemektedir. 3 Bu ifadeler sübjektif değer yargısı değildir. İsrail’in mesela Osirak (Irak) saldırısında veya Lübnan’a karşı defalarca gerçekleştirdiği işgal ve bombardımanlarda kullandığı önleyici meşru müdafaa gerekçesinin uluslararası hukukun tipik bir manipülasyonu olduğu, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında duvar örmesi ve Yahudi yerleşim yerleri kurmasının uluslararası hukukun açıkça hiçe sayılması olduğu uluslararası mahkemelerin mütalaalarında ve doktrinde belirtilmektedir. Malcolm N. Shaw, International Law, Cambridge University Press, 6th edition, 2008, s. 1138-9; Legal Consequences of the Construction of a Wall in the Occupied Palestinian Territory, Advisory Opinion, I.C.J. Reports 2004, s. 136. 4 Divan ratione personae yetkisi bu hususta bildirimde bulunan devletleri kapsar (UAD Statüsü, madde 36).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1