Türkiye Barolar Birliği Dergisi 172.Sayı

335 TBB Dergisi 2024 (172) Mehmet Emin ÇAĞIRAN Divan 26 Ocak kararında vurguladığı üzere ihtiyati tedbirler aşamasında olgularla ilgili kesin tespitlerde bulunamaz; dolayısıyla bu kararda da Soykırım Sözleşmesinin ihlallerini tespit etmeye çalışmamış, sadece mevcut şartların bu Sözleşmede öngörülen hakların korunması için ihtiyati tedbirleri gerektirip gerektirmediğini belirlemiştir.17 Nitekim Divan’a göre mevcut şartlar, Güney Afrika’nın koruma talep ettiği hakların en azından bir kısmının kabul edilebilir olduğunu göstermektedir.18 Divanın ihtiyati tedbir kararıyla ilgili ihtiyatlı ifadelerine rağmen şartların ihtiyati tedbirler alınmasını gerektirdiğine hükmedildiği durumlarda Soykırım Sözleşmesinin ihlaliyle ilgili bir değerlendirme yapılmamış olsa da zımnen Sözleşmenin ihlal edildiği sonucu çıkmaktadır. Divan ihtiyati tedbirlere karar vermekle İsrail’in 7 Ekim’den itibaren Gazze’de yaptıklarının en azından bir kısmının prima facie Soykırım Sözleşmesinin ihlalini oluşturabileceğini kabul etmektedir. Mamafih bu kanaat sadece ihtiyati tedbirler kararı için geçerli olup esasla ilgili kararda teyit edilebileceği gibi tam tersi de söz konusu olabilir. Yine de alınan tedbirlerin ne işe yaradığı ne ölçüde etkili olduğu sorularından bağımsız olarak Divan gibi önemli bir otoritenin prima facie de olsa İsrail aleyhine böyle bir kanaati izhar etmesi başlı başına büyük önem arz etmektedir. Zira İsrail’in Filistin politikasıyla ilgili ilk kez hukuken soykırım nitelemesi yapılmıştır. Filistin meselesi bundan sonra aynı zamanda soykırım suçu bağlamında tartışılacaktır. Bu hususun gelecekteki hukuki ve siyasi değerlendirmeleri etkileyeceği kuvvetle muhtemeldir. on), Provisional Measures, Order of 16 March 2022, I.C.J. Reports 2022 (I), § 24; Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (The Gambia v. Myanmar), Provisional Measures, Order of 23 January 2020, I.C.J. Reports 2020, § 16. 17 Order 26 January, § 62. 18 Order 26 January, § 54. UAD terminolojisine 2000’li yıllarda giren “kabul edilebilirlik” (plausibility) terimi genel olarak ihtiyati tedbirlerle korunmak istenen hakların dava konusuyla bağlantısına işaret etmektedir. Bununla birlikte terimin anlamı ve gerekliliği üzerinde Divan kararlarında ve doktrinde çok farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Bk. Massimo Lando, “Plausibility in the Provisional Measures Jurisprudence of the International Court of Justice”, Leiden Journal of International Law (2018), 31, s. 641–668.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1