48 Nefret Suçu ve Söylemi: Temel Sorunlar, Suç Profili ve AİHM Yaklaşımı de kısmi olduğu ve nefret söylemlerinin tüm türlerini kapsamadığı görülmektedir. VI- TÜRK CEZA KANUNU’NDA NEFRET SUÇU Nefret suçları kapsamında TCK’nın 122. maddesinde “nefret ve ayırımcılık” suçu başlığı altında düzenlenen suç, 1 Haziran 2005 tarihinde mevzuatımıza ilk defa “ayırımcılık” suçu olarak girmiş, ardından 2.3.2014 tarih ve 6529 sayılı “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun” 15. maddesiyle “nefret ve ayırımcılık” suçu şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Ancak ülkemizde işlenen nefret suçlarının tarihi 2005 yılının öncesine dayanmaktadır. 6-7 Eylül olayları (1955), Maraş olayları (1978), Malatya olayları (1978), İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsü önünde öğrencilerin üzerine bomba atılması (1978), Sivas katliamı (1993), Gazi olayları (1995), Hrant Dink cinayeti (2006), Zirve yayınevi katliamı (2007), Rahip Santoro Cinayeti (2006), Manisa Selendi’de Roman vatandaşlara yapılan saldırılar (2010) günümüze kadar işlenen nefret suçlarına örnek olarak sayılabilir.178 Bu makalede, nefret suçu ve söylemi kavramları ağırlıklı olarak tartışıldığından, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan düzenlemenin belli hürriyetlerin kullanılmasında ayırımcılık yapılmasını engellemeye yönelik boyutu kısmen ele alınacaktır. Yine suçun hukuki konusu, fail ve mağdur kavramları ayrıntılı olarak yukarda ele alındığından, Türk Hukuku bakımından özellik arz eden hususlar aşağıda tartışılacaktır. A. Suçun Unsurları 1. Maddi unsurlar a. Fail ve mağdur Suçun faili ancak gerçek kişiler olabilir. Nefret suçunun 12 Mayıs 2003 tarihli Hükümet Tasarısının 170. maddesinde179 yer alan şeklinde, 178 Bulut, s.140. 179 Ayırımcılık Madde 170. Kişiler arasında köken, cinsiyet, aile durumu, örf ve âdet, siyasal düşünce, felsefi inanç, sendika, bir etnik gruba mensupluk, ırk, din, mezhep nedeni ile ayırım yaparak:
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1