Türkiye Barolar Birliği Dergisi 172.Sayı

59 TBB Dergisi 2024 (172) Recep DOĞAN mun sergilenmesi sebebiyle, nefret suçlarına ilişkin düzenlemelerin esaslı bir bölümü ırk ayrımcılığıyla mücadele adı altında Amerika’da yürürlüğe konan düzenlemelerden oluşmaktadır. Yine, nefret söylemi kapsamında UEFA tarafından futbol taraftarlarına, kulüp yöneticilerine ve futbolculara uygulanabilecek yaptırımlarda ırkçılığın önlenmesi odaklı katı bir tutum sergilenmektedir. Ancak diğer ayırt edici özellikler bakımından aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Nefret suçları söz konusu olduğunda tartışmanın esasını, nefret suçunun başlı başına ayrı bir suç olarak düzenlenmesinin gerekip gerekmediği, düzenlenecek ise bireyin hangi ayırt edici özelliklerinin hukuk düzenince korunma altına alınarak düzenleme yapılacağı, nefret saikinin nasıl ispat edileceği, nihayetinde nefret suçu kapsamında yapılacak düzenlemenin düşünceyi ifade özgürlüğüne orantısız bir sınırlama getirmeksizin ifade özgürlüğü ile nasıl uyumlu hale getirileceği oluşturmaktadır. Nitekim, nefret söylemleri ve ifade özgürlüğünün sınırları kapsamında, Sözleşmenin temel değerlerini hükümsüz kılan nefret söylemleri söz konusu olduğunda, AİHM tarafından bu söylemlere ilişkin başvurular sözleşmenin kapsamından tamamıyla hariç tutulmakta, sözleşmenin 35/3 maddesi uyarınca “açıkça dayanaktan yoksun” sayılarak reddedilmektedir. Diğer nefret söylemleri ise Sözleşmede öngörülen şekilde sınırlanıp sınırlanmadığı hususunda denetlenmektedir. Ancak AİHM’in içerik incelemesi yapmaksızın kabul edilemez ve dayanaktan yoksun bulduğu söylemlerin Yahudi Soykırımının inkârına (Holocaust denial) yönelik hususlar haricinde, kesin sınırlar içinde belirlendiğini söylemek mümkün değildir. Nefret suçu kavramı 1 Haziran 2005 tarihinde mevzuatımıza ilk defa “ayırımcılık” suçu olarak girmiş, ardından 2.3.2014 tarih ve 6529 sayılı Kanunun 15. maddesiyle “nefret ve ayırımcılık” suçu şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Ancak, TCK sistematiği açısından bakıldığında, nefret saikiyle işlenebilecek suçların kapsamı TCK’nın 122. maddesinde düzenlenen nefret ve ayırımcılık suçunun kapsamından daha geniştir. Bu bağlamda, mevcut haliyle 122. madde esas itibariyle TCK’nın 106. ve 124. maddeleri arasında hürriyete karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş, belli hürriyetlerin kullanılmasında ayırımcılık yapılmasını engellemeye, bu şekilde kamu düzenini ve toplumsal ba-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1