Türkiye Barolar Birliği Dergisi 173.Sayı

176 Türkiye’de Üniversite Genel Sekreterlik Kurumunun Hukuki Arka Planı ve Uygulaması 2547 sayılı Kanun’un 3/m maddesine göre, profesör, doçent ve doktor öğretim üyeleri öğretim üyesi kavramı altında toplanmıştır. Öğretim üyelerinin görevleri ise, aynı kanunun 22. maddesinde sıralanmıştır. İlgili madde hükmü uyarınca ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim – öğretim faaliyetinde bulunmak ile yükseköğretim kurumlarında, bilimsel araştırmalar ve yayınlar yapmak öğretim üyelerinin önemli iki asli görevidir. Bu görevlerden ilki 2547 sayılı Kanun’un 36/3. maddesi uyarınca haftalık belirli saatlik bir ders yükünün doldurulmasını zorunlu kılmaktadır. İkinci görev ise akademisyenleri diğer kamu görevlilerinden ayırmaya yarayan kıstasa işaret etmektedir. Örneğin, öğretim üyesinin bilimsel çalışma ve yayın yapma görevinin belirli bir mahal ve zamanla sınırlanamayacağının Danıştay tarafından içtihat olarak benimsenmesi bu ayrımın göstergelerinden birisidir.29 Doktor öğretim üyelerini, doçent ve profesör kadrolarından ayıran unsur ise bu kadronun 2547 Sayılı Kanun’un 23. maddesi hükmü uyarıca süreli atamaya tabi olmasıdır. Bunun dışında, 2547 sayılı Kanun’un 22. maddesinde hüküm altına alınan görevler doktor öğretim üyeleri açısından da geçerlidir. Öğretim görevlilerinin ana görevlerinin ise, 2547 sayılı Kanun’un 31. maddesi uyarınca, yükseköğretim kurumlarında ders vermek şeklinde belirtildiği görülmektedir. Netice olarak, akademisyen genel sekreterlerin büyük çoğunluğunu oluşturan doçent ve profesörlerin tecrübe ve birikimlerini bilime hasretmeleri, doktor öğretim üyelerinin üniversiteler arasında değişmekle beraber yeniden atama kriterlerini yerine getirmeleri, öğretim görevlilerinin ise ders vermeleri kanuni bir zorunluluktur. Bunun yanında söz konusu bu görevlerin akademik özgürlük içerisinde yerine getirilmesinin devlet tarafından temin edilmesi de büyük bir önem taşımaktadır. Zira akademik özgürlüğün korunması için gerekli ortamları yaratamayan toplumların gelecekte ciddi kayıpları göze alması gerektiği ifade edilmektedir.30 Yukarıda temas edildiği üzere, akademisyenlik ve akademisyenlik dışındaki memuriyet, nitelikleri ve kendisinden beklenenler noktasında farklılık arz etmekte ve her iki görevin tek bir kişide toplanması 29 Danıştay 8. Daire, 29/01//2018 tarih E: 2013/11579, K: 2018/372. 30 Tokay Gedikoğlu, “Yükseköğretimde Akademik Özgürlük”. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 2013, C. 3, S. 3, s. 181.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1