Türkiye Barolar Birliği Dergisi 173.Sayı

277 TBB Dergisi 2024 (173) Alihan AYDIN dan çok icra mahkemesinin teminatla ilgili koşulların yerine getirilip getirilemediğini inceleyemeyeceğinden kambiyo senedine dayalı takibin borçlunun durumunu önemli ölçüde ağırlaştırmasında yattığını; zira bu durumda borçlunun ancak aleyhine başlatılan icra takibi sonrasında menfi tespit davası açmakla borçlu olmadığını ispatlayabileceğini, söz konusu davanın icra takibi başlatıldıktan sonra açıldığında ise mahkemece yalnızca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda bir ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, böylece borçlunun, ihtiyati tedbir kararı alsa bile paraların paylaştırılması aşamasına kadar takibin devamına engel olamayacağını belirterek işe başlamıştır. Yazar açıklamalarının devamında, haklı olarak, borçlu yönünden anılan riskin diğer bedelsizlik iddiaları bakımından da geçerli olduğunun gözden uzak tutulamayacağına dikkati çekerek, teminatın koşullarının yerine getirilmediğine ilişkin defiyi temel ilişkinden doğan diğer defilerden ayırarak bu olasılıkta elinde kambiyo senedi bulunan kişinin özel takip yoluna başvuramayacağı sonucuna varmanın doğru olmadığını ifade etmiştir.11 Soruna eğilen yazarlardan Yardım ise meseleyi değerlendirirken öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip hükümlerine göz atmanın yerinde olacağını belirterek iki kurum arasında kıyas yapmak (analoji kurmak) suretiyle görüşünü açıklamayı uygun görmüştür. Yazar, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemesi hâlinde borçlu aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe borçlunun itirazı hâlinde, tıpkı genel haciz yoluyla takipte olduğu gibi, alacaklının ya itirazın kaldırılması yoluna başvurup alacağını İİK m. 68’de sayılan belgelerle ispat etmesi ya da itirazın iptali davası açma yolunu tercih ederek alacağının varlığını genel hükümlere göre kanıtlaması gerekeceğini; ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız borç ikrarını ihtiva etmesi durumunda ise alacaklının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatabileceğini (İİK m. 149/ III), bu olasılıkta borçlunun, yalnızca borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal ya da itfa edildiği sebepleriyle icranın geri bırakılmasını isteme hakkının bulunduğunu (İİK m. 33), borçlu borcu ödemez ve icranın geri bırakılmasına ilişkin bir karar getirmezse taşınmazın paraya çevrileceği ve bedelin alacaklıya ödeneceğini, böylelikle İİK’nın 11 Ahmet Türk, Menfi Tespit Davası, Ankara 2006, s. 145.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1