288 Kambiyo Senetleri Teminat Amacıyla Düzenlenemez mi? -Yargıtay’ın (Özellikle 12. Hukuk Dairesi’nin) İçtihadının Eleştirisisiz” senede dayalı icra takibinin İİK m. 170/a kapsamında “iptaline” karar verilmesi gerektiği ileri sürülmekteydi. Doğrusu bu düşüncenin ne denli yanlış olduğunu göstermek için fazla bir izahata ihtiyaç yoktur: Kambiyo senetleri düzenlenmelerine neden olan temel ilişkiden soyut/ mücerret senetlerdir ve bu soyutluğu biçimsel olarak sağlayan bizatihi senet metninin kendisidir. Kambiyo senedindeki alacağın geçerli şekilde doğumu sadece şeklen kanuni unsurların bir arada bulunmasına ihtiyaç gösterir, o kadar. Yoksa temel ilişkide alacağın geçersizlik sebepleri, kanuni unsurları tamam olan bir kambiyo senedinde mündemiç alacağa (kambiyo alacağına) doğrudan bir etkide bulunamaz. Nitekim Yargıtay da bu hatalı görüşten bir süre sonra vazgeçmiştir. Ne var ki Yargıtay’ın içtihadını zaman içerisinde dönüştürerek bu kez senedin hukuki sebebinin teminat olduğunun yalnızca İİK m. 168/1b.5 gereğince “itiraz” şeklinde ileri sürülebileceği, bu hâlde borçlunun itirazının icra mahkemesince İİK m. 169/a uyarınca değerlendirilerek takibin “durmasına” karar verilmesi gerektiği görüşü de daha az hatalı olmadığı gibi esasen pratik sonucu itibariyle bir önceki görüşüyle aynı noktaya varmaktadır. Zira borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesince “itirazın kabulüne” karar verilerek İİK m. 169/a/f. 5 gereğince takip durduktan sonra itirazın kabulü kararının kesinleşmesi ile birlikte takip dosyası iptal edilmek gerekmektedir.20 Dolayısıyla bu görüş kapsamında meseleye kambiyo senedi alacaklısı yönünden bakıldığında değişen bir şey olmamakta, kambiyo senedinin alacaklısına tanıdığı hızlı takip ve tahsil imkânından alacaklı istifade edememektedir. Yargıtay’ın yaklaşımının icra hukuku bakımından da yerinde olup olmadığını değerlendirirken öncelikle adi haciz yoluyla ilamsız takip ile kambiyo senedine müstenit takip arasındaki şu farklılıklara dikkati çekmek gerekir. 20 Üstündağ, age, s. 468. Ayrıca bkz. “Borçlunun itirazının kabulü ile icra takibi durur. Alacaklı artık ilamsız icraya devam edilmesini isteyemez. Takip dosyası iptal edilir. Yalnız, merci kararları maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmediklerinden, alacaklı genel mahkemelerde genel hükümlere göre bir alacak dâvası açabilir. Lehine hüküm alınması halinde, alacaklı duran takibe devam edilmesini isteyemeyip, yeniden ilamlı takipte bulunmak zorundadır.” ifadelerine yer verilen, 2004 Sayılı İcra ve İflâs Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına ve Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/280) Millet Meclisi S. Sayısı 461, s. 22.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1